«

»

Ağu 31

Son Osmanlı Padişahı…

son_padisah_vahdettinin_torunuben_cumhuriyet_cocuguyumSon Osmanlı Padişahı…
 
Başta Padişah olduğu halde Osmanlı herkesten akıllı, tedbirli zanneden de en doğru fikrin kendi fikirleri, en mükemmel tedbirin kendi tedbirleri olduğunu sanıyorlardı. Onları bu yola sevk eden  güdü de, milleti yakınen tanımamış olmaları, etraflı bir görüş ve anlayıştan mahrum, dünya siyasetine ait doğru haberlerden habersiz olmalarıdır. “Herkesin maksadı bir amma sözleri muhtelif” fetvasınca herkes millet ve memleketin kurtarılmasını istiyor, ama fikirler ve tedbirler başka başka idi. Hani, “pazarda akıl satılıyormuş da herkes akıl almaya gitmiş. Fakat herkes yine kendi aklını beğenmiş” derler ya, aynen öyle…
15 Mayıs 1919’da İzmir’in Yunan işgalinden müteessir olan padişah, “Cuma selamlığı”na gitmişti. Avlu kapısı ile cami kapısı arasındaki  yolun kenarına sıralanan ve bir name-i mahsusla ta Kanuni devrinden beri hep “Gururlanma padişahım!… Senden büyük Allah var!…” diye bağrışan ve padişahlara tevazu  tavsiye eden bu adamları, vükelasına çıkışarak “canım, susturun şu adamları artık… Bu işin gururlanacak daha nesi kaldı?” diyen bir padişah.
Yine İzmir’in işgaline müteakip aktedilen  “Şura-yı Saltanat”ı Padişah bir konuşma ile açmıştı. Dönüp odasına giderken hem hüngür hüngür ağlıyor, hem de “Kendimi tutamıyor, kadınlar gibi ağlıyorum” diyordu. Daha sonra aynı adam saray yangınında  bir çok kıymetli eşyanın yandığını  ağlaya ağlaya anlatan bekçibaşıya “zararı yok… Milletin ocağı yanıyor. Yanan o ocakların yanında benim ocağımın ne ehemmiyeti var” diye teselliye çalışmıştır. Bir süre sonra memleketi terkedip giderken saraydaki milyonlar tutan kıymetli eşyaya hiç dokunmamış, sadece 50.000 lira alarak meçhul akıbetinin yolculuğuna çıkmıştır.  Gittiği yerde parasız kaldığı ve yapılan yardınlarla hayatını devam ettirdiği de herkesçe malumdur.
Hal böyleyken bu adamların devlet hataları vardır, fakat “vatan haini” diye karalamak da doğru değildir. Daima “üzkürü mevta kim bil hayr”… (Ölülerinizi hayırla yad ediniz.)
Osmanlı son padişahı gibi, son Endülüs Hükümdarı  Abdullah’ta  memleketini müdafaa etmeden İspanya’dan Afrika’ya çekilirken “Kendimi tutamıyor kadınlar gibi ağlıyorum” diyordu.  Her iki Hükümdara da Abdullah’ın annesinin dediği gibi “ Ağlayın sefihler ağlayın!… Erkek olup müdafaa edemeyip acz gösterdiğiniz vatanınıza  ve hükümdarlığınıza, oturup kadınlar gibiş ağlayın” mı demeli?…
 
Peki ya, şu anda vatanı, milleti, bayrağı, istiklali umursamayan sefihlere (=devlet malını yerli yersiz savuran kişilere) ne demeli?…Karar sizin!
 
Kaynak: Türk Siyasi Tarihi / Tahsin Ünal