«

»

Ara 19

DİLİMİZ TÜRKÇE

DİLİMİZ TÜRKÇE

Türkçeyi şuurlu olarak savunanların başında şüphesiz Kaşgarlı Mahmut (ö. 1084) gelir. “Divânü Lügâti’t-Türk” adlı eserinde dilimizi Arapça’ya karşı müdafaa eden odur. Sonra Ali Şir Nevâyî (ö. 1501) “Muhâkemetü’l-lügateyn”de Türkçenin Farsça’dan üstün olduğunu örnekler vererek açıklamıştır.

Hoca Mesud’un (XIV. a) “Süheyl ü Nev-bahâr”ı, bilerek ve isteyerek terkipsiz (Arapça ve Farsça tamlamaya yer vermeden) olarak yazması, 15. asır sonlarında Aydınlı Visâlî ile başlayan ve Tatavlalı Mahremî ve Edirneli Nazmî ile devam eden “Türkî-i basit” (sade Türkçe) akımı… Ömer Seyfeddin’in bu Türkçecilik cereyanlarından etkilenip etkilenmediğini bilmiyoruz. Fakat akıl için yol birdir. O, daha genç kalemler mücadelesi başlamadan önce Ali Canip’e yazdığı mektupta “Terkipler kaldırılırsa sade Türkçeye doğru en büyük adım atılmış olur” demişti.

Nihayet Ömer Seyfeddin, yeni şekliyle çıkmaya başlayan “Genç Kalemler” dergisinin ilk sayısında (İkinci cilt, No:1, 29 Mart 1327/11Nisan 1911) dilde ve edebiyatta yapmak istedikleri ihtilâlin beyannamesi mahiyetindeki “Yeni Lisan” makalesini yayımlar.

“YENİ LİSAN” makalesinin sadece alt başlıklarına bakmak bile (Eski Lisan/Edebiyatımız/Millî Edebiyatımız/Şarka Doğru/Garba Doğru/Bugünküler/Hastalıklar/ Tasfiye/Nasıl?/Milliyete Doğru/Tasfiye Sarfı/İsimler ve Sıfatlar/İmlâ/Gaye/Ey Gençler/Netice.) Ömer Seyfeddin’in bu konuya ne kadar çok kafa yorduğunu ve bu konuya dair ne kadar çok hazırlık yaptığını gösterir. Nitekim birlikte yola çıktıkları Ali Canip ve Ziya Gökalp de bu gerçeği açıkça ifade etmişlerdir:

“Zannedildiği gibi ne Ziya Gökalp ne de hiçbirimiz onu ilk düşünen adamlar değiliz. Yeni Lisan önce Ömer Seyfeddin tarafından düşünülmüş, bir kısmı yukarıda yazdığım mektupta bize teklif edilmiştir. Ziya Bey, Genç Kalemler’de sade Türkçenin ehemmiyetini ilim ile izah etti fakat ilk nüve Ömer Seyfeddin’indir.” (Ali Canip)

“Yeni Lisan cereyanı dallanarak budaklanarak Türkçülük, halka doğruculuk ve millî hars hareketlerinin doğmasına sebep oldu. İşte bütün bu fikrî cereyanların başlangıcı Ömer Seyfeddin’in saf, masum ruhunda feveran eden sârî, müstevlî bir iman sıtmasıydı.” (Ziya Gökalp)

 

Alıntı: Ahmet Sevgi