«

»

Şub 27

“TUZ DA KOKARSA!”

“TUZ DA KOKARSA!”

Kim “inandığı” halde inkâr edebilir; takdir-i ilahi’yi!

Beterinden ” korusun Rabbim “ hepimizi.

Lakin…

“Takdir Allah’ın” diye yan gelip yatmak mıdır kulun görevi?

Verdiği aklı paslanmaya terk etmek, “gelmekte olan”ı beklemek midir, eli kolu bağlı şekilde?

Bir de “tedbir” vardı hani; o neydi; onca gün, hafta, ay, yıldır neredeydi?

*

Her biri ayrı bir ihmalin, aymazlığın, çıkarcılığın, akıl/vicdan tutulmasının sonucu olarak, her yerinden tel tel dökülüyor, yıkılıyor memleket gözümüzün önünde…

Her şeyi kabul…

Her şeye sabır…

Ama deprem anında “toplanma yeri” olarak “okul bahçesi”ni gösteriyorsunuz vatandaşa; o okul binası da yıkılamaz arkadaş!

Yıkıldı.

Doğudan batıya, kuzeyden güneye yardım toplamayan parti, dernek, belediye, vakıf, valilik, bakanlık yok ama yardımları bölgeye ulaştıracak yollar yıkıldı…

Gönüllü çok ama bölgeye ulaşmak üzere bindikleri uçakların ineceği havalimanı yok; çöktü…

Diyeceksiniz ki “Kale çöktü; sen ne konuşuyorsun”?

Yan yana duran iki binadan biri kağıt gibi yıkılmışken, diğeri ayakta durabiliyorsa konuşurum;

Herkesin biricik umudu “asker” iken, askerî bina çökemez arkadaş!

İnsanların canları pahasına yürüttükleri arama çalışmalarından kurtardıkları yaralıları hayatta tutabilecek yegâne kuruluşlar olan hastaneler çökemez!

Belediye binası çökemez; “tuz da kokarsa” neler olacağının işaretleri bütün bunlar; yine de, tuz bu kadar da kokamaz arkadaş!

Alıntı