«

»

Ağu 03

TARİKAT, CEMAAT, TEKKE VE ZAVİYELER… (2)

TARİKAT, CEMAAT, TEKKE VE ZAVİYELER… (2)

 

“Ey millet! İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet (uygarlık) tarikatıdır.” (Atatürk, 30 Ağustos 1925, Kastamonu)  K.Ş.

 

Afganistan’ın Taliban yönetimi Şeyh için başsağlığı diledi. Ellerindeki silah hariç, giyimlerine, davranışlarına, kadınlar hakkındaki düşüncelerine bakınca, acaba Talibancılar, İsmail Ağa medreselerinde mi yetiştirildiler? Birbirlerini takip ettikleri muhakkak.

“Mahmud Efendi Hazretleri’nden Duyulan Hikmetli Sözler” ve “Mahmud Efendi Hazretleri’nden Hanımlara Nasihatler” kitaplarına göz atmanız yeter. Şeyh’in sözleriyle Taliban’ın uygulamaları bire bir örtüşüyor. Birkaçını hatırlatacağım:

“Ben kadınların dükkân açmasını helal görmüyorum”, “Kadınlar memur olmaz, kadından subay olmaz, kadınlar mektebe gitmez. Duymadık demeyin!”, “Bu düzende kızını doktor yapmak Allah’a harp açmaktır”, “Bir hanım yalnız başına bir taksiye binip bir yere gidemez”, “Kız çocuğunun orta mektepte lisede işi yoktur. Beniisrail’in ilk yıkılışı kadınlar yüzünden oldu”, “Alışveriş, hemşirelik, subaylık karı işi değildir”

Siyasîler, çıkar hesapları olduğu için övgüler düzebilirler. DİB Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, bir insan olarak başsağlığı dileyebilir ama onun İslam’daki yerini belirlerken duraklaması gerekmez mi? “İslam’ın inanç, ibadet, ahlak ve muamelâta dair emir ve nehiylerinin öğrenilmesi ve yaşanması için ilim ve irfan yolunda bir asra yakın mücadele yürüten…” diyor.

Diyanet’in tarikatlara dair bir raporu var. Zamanında ele almıştık. Orada İsmail Ağa Cemaati’ne ayrı yer ayrılmış:

“…tasavvufi söylemin ağırlıklı olduğu bir yapıya sahiptir. Bu yapıya göre, tasavvuf ve bir şeyhe intisap etmek zorunludur. / Giyim-kuşam tarzı itibarıyla kendileri gibi giyinmeyenleri, özellikle kadınların modern giyim tarzlarını eleştiren bir anlayışa sahiptirler. Alâmet-i farika denilebilecek görünümleri; erkek üye­lerin uzun sakallı, cübbeli, sarıklı ve şalvarlı; kadınların da siyah renkli çarşaflı olmalarıdır. / Cemaatin, dini görüş ve fetvaları genellikle Diyanet İşleri Baş­kanlığı ile uyum arzeder. Bazı konularda farklı görüş ve fetvaları da vardır. (…) Giyim-kuşam baş­ta olmak üzere kendi bazı özel tercihlerini İslam’ın vazgeçilmez uygulamaları gibi sunmaktadırlar. Böyle bir yaklaşım Hz. Pey­gamber’in sünnetini şekilciliğe indirgemek gibi bir imaj ortaya koymaktadır. Bu tür indirgemeci tercihler Müslümanları ayrıştır­ma riski taşımakta; birlik, beraberlik ve kardeşliğini de olumsuz etkileyebilmektedir…”

Cemaatleri/tarikatları öne çıkarmak şeyhlere dokunulmazlık zırhı giydirmek İslam’la ne derece bağdaşır?

Diyanet, kitleleri yönlendiren bir zatın din anlayışını Kur’ân-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye ışığında masaya yatıracak mı?

 

Alıntı: Arslan Tekin