«

»

Tem 14

Efsanelerin Efsanesi!

VATANSEVER26_1344581169146
Kanımıza dokunuyor Cizre’de dağıtılan naylon diplomalar ve milletin varlığına başkaldırış. Devlet-i Aliye adına göğsümüzü siper ettiğimiz evkafın başı “soruşturuyoruz” dese de yemiyoruz gayri. Vali vazifesini yerine getirmeyip iktidarın memuru rolünü oynarken, kaymakam ile başvekil ne yapsın? Eli kolu bağlanıp kışlalarına hapsedilen askerin çaresizliği, işgalcinin polisi görünümüne bürünen emniyetin teslimatı ile girdim efsanelerin efsanesinin yanına…
“Oğul unutma… Açılımın sonu saçılımdır. Biz buralarda yatarken beş kişi mecliste boy gösterecek… İleri demokrasi adına, gök ekinler gibi bizleri biçecekler. Ne Haberal ne Balbay ne de Allah’ın aslanı Alan… Öcalan serbest bırakılmadan rehin tutulmaya devam edeceğiz.”
O konuşuyor biz dinliyoruz… Her şeyi ve tüm gelişmeleri bizlerden çok daha iyi değerlendirmesi karşısında söylenecek sözümüzde yok. “15 Temmuzda sözde Balyoz’un duruşması var. Ama Aysel Tuğluk’un on yıllık, Sebahat’in sekiz yıllık, Leyla’nın on beş yıllık, Ahmet Türk’ün ve de diğerlerinin bilmem kaç yıllık kesilmiş cezaları sumen altı… Onlar yeter ki özgür ve özgürlükçü olsun… Biz de planlarını bozduk diye yatalım öyle mi? Bu millet bu yalana inanıyorsa ne diyelim be evlat…” serzenişi ile noktalarken Engin Paşa’ya karşı araya giriyorum. Ukalalık baş belası.. “İyi de Komutanım uyanış başladı gecenin en karanlık anı sabaha yakın olanıdır.” Aslanın yelesini kabartması gibi yutkunurken yine boyun adaleleri sertleşiyor. “Bahr’ı Fecir… Uyanışta, Gezide o bilinci tam anlamıyla göremedim oğul…” diyor.
“Sabah vakti taarruzu… Bahr’ı Fecir başlangıcı” arasındaki stratejik farkı fark ettirmek için ne yazsan nafile.
“Allah… Allah…” 

images (1)

 

 

 

 

 

 

 

Kaynak: http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/yazargoster.php?haber=27293