«

»

Ağu 02

BALKANLARDAN ANAVATANA GELEN BİR AİLENİN HİKAYESİ

BALKANLARDAN ANAVATANA GELEN BİR AİLENİN HİKAYESİ

 

Balkanlardaki bir ülkeden varını yoğunu satıp anavatana gelip İstanbul’a yerleşen bir çiftin yaşam hikâyesi

Atölyeden başlayıp fabrikalar kuran, evler satın alıp yalıda yaşam kuran başarılı iş insanının ne akrabası var ne de çocuğu oluyor.

Eşiyle birlikte uzun yaşamlarında yaşları 80’leri geçince fabrikaları ile ticaretleri ile ilgilenemiyorlar.

Maalesef dolandırılmaya da, kandırılmaya da maruz kalıp yatırımlarını tek tek kaybediyorlar.

Fabrikaları evleri haraç mezat satılıyor ve servetlerini hızla kaybediyorlar.

Hacizli bir tek oturdukları yalı kalıyor ama iş insanı hastanede son günlerini yaşarken eşine parmağındaki yüzüğü gösterip diyor ki;

– “Hanım bu yüzük seni ömür boyu ele güne muhtaç etmeyecek kıymette. Yalı da giderse bu yüzüğü satar, bir daire alır, bakıcı tutar yaşarsın…”

Adamcağız bir süre sonra vefat ediyor.

Yalı da icradan haraç-mezat satılıyor ve küçük bir otelin odasına sığınan kadıncağız İstanbul’un ünlü semtlerindeki kuyumculara yüzüğü satmak istiyor.

Yüzüğü eline alıp gözüne büyüteç takan her kuyumcu yaklaşık 30 dakika ile 45 dakika arasında inceleyip inceliyor ve sonuçtan 500 bin dolar ile 800 bin dolar arasında çeşitli fiyatlar veriliyor.

Kadıncağız şaşkın şöyle düşünüyor;

– Bu kadar fiyat farkı nasıl oluyor?

Tavsiye üzerine kapalı çarşıya gidiyor.

Aynı senaryo orada da yaşanıyor üç aşağı beş yukarı fiyatlarla istikrarlı bir fiyata ulaşamıyor.

Girdiği bir dükkândaki kuyumcu hiç incelemeden şöyle bir bakıp diyor ki;

– Hanım teyze; dükkânları gezip fiyat alıyor, gerçek fiyata ulaşmaya çalışıyorsun. Ben şu kartviziti vereyim o dükkâna git. Orada imalat, alım satan yapan ak saçlı bir usta var. Bu taşların kıymetini o bilir en yüksek değerle o alır, o satar.”

Kadın o yeri buluyor ve ak saçlı adam gözüne merceği takıp yüzüğü sadece 3-5 dakika inceleyip diyor ki;

– “Yüzüğün satış değeri yaklaşık bir milyon 250 bin dolar. En fazla bir milyon dolar verebilirim.”

Kadın diyor ki;

– “Tamam, anlaştık ama çok kısa süre inceleyip en yüksek değeri verdiniz. Nasıl olur?”

Ak saçlı kuyumcu diyor ki;

– “Hanımefendi ben 12 yaşında çıraklıktan bu taşlara bakmaya başladım. Artı 60 yıl…”