«

»

Şub 28

Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (4)

kurdistan
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Anadolu’da “Kürdistan” Nasıl Uyduruldu? (4)
Sonuç:
Mükrimin Halil Yinanç “Anadolu Türklüğü’nün Tarihi” teziyle meşhur bir tarihçi olarak Anadolu’nun bütünlüğü konusunda kaygılarla yüklü şu hükmü vererek makalesini bitirmektedir:
“Şu açıklamalar bize gösteriyor ki, Anadolu’da bütün mânasıyla tam bir birlik mevcuttur. Bu birlik, bin seneden beri devam edip gelmiştir. Anadolu’nun her tarafı ‘Anadolu’ adıyla adlandırılmıştır. Anadolu’da hiçbir bölgenin ‘Kürdistan’ adını taşıdığı görülememektedir. İlmî ve tarihî hiçbir değeri olmayan böyle bir tabirin (1925 yılı şartlarını kastederek-MK) bundan böyle anılmaması, hem ilmî gerçekler adına, hem de ülke bütünlüğü adına temenniye şayandır.”
Merhum Mükrimin Halil ve benzeri tarih bilginlerimiz, yani sade o değil Osman Turan’lar, Faruk Sümer’ler, İbrahim Kafesoğlu’lar, M. Altay Köymen’ler, bugünün Türkiyesi’nde ülke bütünlüğü adına yaşanan son tartışmaları yerlerinden kalkıp görseler, kahırlarından bir daha ölürlerdi herhâlde!..
Nihayetinde biz ise bir soruyla bitirmek istiyoruz:
Bilir-bilmez nicesinin sözde allâme kesilip bin yıllık vatanımızın bir bölgesine, özellikle Doğu ve Güneydoğu’suna “Kürdistan” damgası vurmaya yeltendikleri; hatta bu “hülya”yı hayata geçirmeye çalıştıkları, sonunun nereye varacağını bilerek-bilmeyerek bazı sözde siyasetçi ve devlet adamlarının dahî fütursuzca (daha doğrusu “sorumsuzca”) bu ismi kullandıkları bir zamanda, Mükrimin Halil Yinanç’ların kaygısına ve uyarısına kulak kabartabilecek sorumlu mevkilerde bulunan bilim adamları ve tarihçilerle bir kısım gerçek devlet adamlarında hakikati savunma inanç ve iradesi yok mu acaba?
Yoksa eğer, eminiz Mükrimin Halil Yinanç ve onun gibi düşünen ebediyet kervanının ruhları – ne yazık ki – muazzep olacaktır!..
Ve bin yıldan beri gerek Türk doğmuş, gerekse bu milletle hem-hâl olarak kendi iradeleriyle “Türk olmuş” insanların gözlerinin nuruyla aydınlanmış ve damarlarının kanıyla sulanmış aziz Anadolu toprakları bu meş’um süreçte bütünlüğünü fiilen kaybederse eğer, başata tarihçilerimiz ve devlet adamlarımız olmak üzere bütün gerçek aydınlarımızın o büyük insanların ruhaniyetlerinden af dilemeleri gerekecektir.
 
——————————————————————————–
[1] Biz bu tartışmaların somut örneklerini daha fazlasıyla geçen yılki benzer bir yazımızda ele almıştık: Bkz: “Mükrimin Halil Yinanç Uyarıyır: Mânasız Bir İsim Kürdistan”. Türk Yurdu, Aralık 2012 sayısı.
[2] Mükrimin Halil Yinanç, Yeni Türk, S: 16, s. 3, 16 Nisan (1925) 1341/23 Ramazan 1343 (Makale yakında Ö. Hakan Özalp’ın, merhum için çıkardığı – Tarihe Adanmış Bir Ömür, Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç, Elmuhay Vakfı Yay. 2012 İstanbul, s.48 vd. – biyografi kitabında özetlendi. Çevrim yazısı da kendisi tarafından yapılmış makalenin aslını bize gönderen sevgili Ö. Hakan Özalp’a müteşekkiriz.
[3] Mükrimin Halil Yinanç, a.g.m. s. 3.
[4] Heşt-Behişt, Bitlisli İdris’in, ilk sekiz Osmanlı Sultanının dönemini anlatan meşhur tarih kitabıdır. (MK)
[5] Mükrimin Halil Yinanç, Anadolu Türkleri Tarihi’ni bundan sonraki hayatında 18 el yazması defterden oluşan 4 cilt hâlinde planlamış, fakat ömrü içinde bunun sadece bir cildini yayımlayabilmiştir (Anadolu’nun Fethi -Türkiye Tarihi, Selçuklular Devri, 1944). T.T. K. ise 2011’de – merhumun 50. Vefat yılı dolayısıyla – bütün eserlerini yayımlama kararı almış bulunmaktadır. İlki için bkz: Türkiye Tarihi Selçuklular Devri, Yay. Hazırlayan: Re’fet Yinanç, I. Cilt (aslı üzerinden I. ve II. cilt bir arada), T. T. K. Yay. Ankara 2013 (426 s.).
[6] Diyarbakır Tarihi, M. Halil Yinanç tarafından İslâm Ansiklopedisine (M. E. B. Yayını) mufassal bir madde hâlinde yazılmıştır (bütün eserleri içinde yeniden yayımlanacak). Bkz: Cilt: 3, s. 601-627.
[7] Bu kısım doğrudan Ö. Hakan Özalp’ın kitabından alınmıştır: Tarihe Adanmış Bir Ömür Ord. Prof. Mükrimin Halil Yinanç, s. 51 vd. (Tarafımızdan sadeleştirilmiştir.)
 
Kaynak: Dr. MUSTAFA KÖK E. Öğretim Üyesi www.tarihgazetesi.net