«

»

Ağu 20

ALIM VE ARIF ARASINDAKİ FARK!

ALIM VE ARIF ARASINDAKİ FARK!

YA DA

BAZI INSAN’LARDAKI MUHAKEME EKSIKLIĞI

Ham insan, ilk akla geldiği gibi, fikri olgunluğa ulaşmamış eğitimsiz insan demek değildir..Ham’lık, eğitimli insanlar arasında da oldukça yaygındır.Bunların normal insalardan farkı, sorgulama mekanizmalarının  olmayışındandır..Doğru’yu yanlıştan ayırt  edemezler..Başkasının desteği olmadan kendi özgür iradeleri ile doğru bilgiyi öğrenmeleri mümkün değildir. Nakilci’dirler.Tabii oldukları yada Itimat ettikleri şahısların paketleyip draje hap haline getirdikleri yalan yanlış bilgileri afiyetle yutarlar..Hafızaları uzun cümleleri taşımaya müsait değildir.Ezberleri de, söylemleri de da kısa sloganlar halindedir..Inandıkları şeyh’in müridi, tuttukları partinin en fanatik taraftarı olurlar..Dini-dar kesimde oldukça yaygındırlar.Bunların en eğitimli alim’lerinin, politikacılarının, hatta  prof.larının hergün medya’ya yansıyan hezeyanlarını duydukça hayretten ağzımız açık kalıyor.Siyasete dönük mantıksız laflarına bakıp, “Yalan söylüyorlar, buna da kendi itikâtlarınca “Takiy’ye” yapıyorlar!” diyebiliriz ama, aynı hezeyanları siyaset dışında da yapıyorlar. Bunlar bu kadar yalancı olamazlar. Başka bir eksiklik, yada henüz adı tıbben konulmamış bir başka maraz’ları var bunların;

-Bir dini-dar prof.çıkıyor, “Nuh Aleyhisselam tufan esnasında oğluyla cep telefonu ile konuştu” diyor.

-Bir başka Dini-dar Prof, “1926 da Medeni Kanunla Sübyan evlilik yasaklandı, Elazığ depremi bu sebeple oldu” diyebiliyor.

-Bİr Dini-dar Prof..”Kristof Kolomb Amerikan Kıtasına ayak bastığında, Cami görmüş, ezan sesi duymuş diyor, En tepelerdeki dini-dar siyasetci de buna inanıp, Amerika kıta’sını ilk Islam alimleri keşfeti” diyebiliyor.

-Lozan Anlaşması’nın gizli maddeleri varmış, diyeninden, Kuvayi Milliye’ye muhalif olan birkaç aile’den dolayı M.Kemal Yozgat il’ini toptan cezalandırdı.Fabrika kurulmasını yasakladı” vs..daha neler, neler..Her gün medya’da şahit olduğumuz bu dini-dar’lardan eğitim ve makam seviyeleriyle ters orantılı yüzlerce uyduruk laflar.

Bunlar okuyup alim de olsalar, seçilip büyük makamlara da gelseler, ham’lıktan, cehaletten kurtulamıyorlar.

Bir yerde okumuştum..Ömer Seyfettin’den nakledilen bir gerçek hikaye;

-Birinci Dünya Harbi’nin devam ettiği seferberlik ve kıtlık yıllarında, ekmek karneyle dağıtılmakta, şeker ise piyasada yoktur..Ömer Seyfettin Istanbul Karaköy Lisesinde öğretmendir.Bir toplantıda Öğretmenler arasında, Alim’lik ve Arif’lik hakkında fikri tartışma çıkar.Ömer Seyfettin, “Ilim başka, irfan baska’dır.Alim başka, Arif başka”dır. “Ikisi aynı şeyler değildir” Dese de, tüm öğretmenler Alim’lerin(okumuş’ların)aynı zamanda Arif(irfan sahibi) olduklarını ısrarla iddia ederler..Ömer Seyfettin bu iddiasını ispatlamak amacıyla kafasından bir seneryo kurgular. Ertesi gün sabahı okula geldiğinde, kurduğu seneryo’yu icra eder.Öğretmenler odasında toplanmış öğretmenlere hitaben, “Arkadaşlar, Karaköy rıhtımına bir Avusturya şilebi yanaşmış, herkese koli’lerle bedava şeker dağıtıyor!” der..Tüm öğretmenler bu yalan habere inanıp, bedava şeker almak için rıhtıma koştururlar..Ama haberi duymasına rağmen okulun müstahdemi gitmez..Ömer Seyfettin Müstahdem’e, “Sen niye gitmiyorsun? diye sorduğunda, Müstahdem ,”Beyim, bende  duydum ama inanmadım.Savaş’taki Avusturyalı’lar kendi halk’ı dururken,Türkiye’ye niye şeker yardımı yapsınlar ki” der… Biraz’dan bedava şeker yalanına inanıp rıhtımdan elleri boş dönen öğretmenlere hitaben Ömer Seyfettin,” Gördünüz mü arkadaşlar, Alim’le, Arif arasındaki farkı? Siz alim’siniz ama duyduğunuz yalan haberi sorgulamadan inandınız, Ama okuma yazma bilmeyen müstahdem ise, duyduğuna inanmadı. Onu zihninde sorguladı, yalan bir haber olduğuna karar verdi.Işte Alim’le, Arif arasındaki fark budur.” Demiş..Bizim Dinî- dar okumuşlarda da eksik olan, irfan ve Arif’lik sanırım.

 

Alıntı