«

»

Kas 30

ABD’Yİ DÖVEMEYEN, SEMERİ İSVEÇ’İ DÖVER!

ABD’Yİ DÖVEMEYEN, SEMERİ İSVEÇ’İ DÖVER!

PKK terör örgütü özellikle birinci Körfez Savaşı sırasında sadece Türkiye’de değil, üslendiği Irak’ta da ortadan kaldırılmak üzereydi. ABD, Irak’a müdahale edince, ülkenin kuzeyinde meydana gelen otorite boşluğunu Barzani kuvvetleri ile birlikte PKK doldurdu. Irak ordusunun silah depoları boşaltıldı, bir kısmı PKK’ya verildi.

O sırada bölgede görev yapan Erdal Sarızeybek‘in anlatımına göre ABD, Çekiç Güç kontrolünde 20 bin kişilik özel bir güç oluşturdu. Eşref Bitlis komutasındaki Türk birlikleri bu güce karşı, 3 Ekim 1992’de büyük bir harekât başlattı. ABD, bu harekâtı durdurmak için uyarı olarak Muavenet zırhlısını vurdu.

***

Sarızeybek, sonrasını şöyle anlatıyor:

“Eşref Paşa, harekâtı buna rağmen durdurmamış ve Türk Ordusu’nun vurduğu ağır darbeler sonucu PKK denen örgüt yok olma noktasına getirilmiştir. Bunu da yaşayan tanık benim…

Kış geldiği için bu kara harekâtı Kasım/Aralık 1992’de yavaşlatılmış ve Mart 93’te son darbeyi indirmek için hazırlıklara başlanılmıştır.

İşte ilk şifre buradadır; ABD’nin, Çekiç Güç ile Irak’ın kuzeyinde bir Kürt devleti kurmaya çalıştığını kamuoyuna anlatan en güçlü kalem Uğur Mumcu, Şubat 93’te uğradığı alçakça bir suikast sonucu hayatını kaybetmiştir.

İkinci şifre; Eşref Bitlis olayıdır. Uçağı düşmüş, onun ölümü sonrası Irak’a yapılması gereken harekât durdurulmuştur.

Üçüncü şifre; Binbaşı Cem Ersever olayıdır.

Binbaşı Cem Ersever, Özal’ın PKK ile anlaştığını, ateşkes yapılacağını söyleyerek istifa etmiştir. Sonrasında o da tıpkı Uğur Mumcu gibi suikasta kurban düşmüş ve onun cinayeti de çözülmemiştir.

Ve final şifre; 20 Mart 93’te Özal’ın talebi üzerine araya giren Ahmet Türk, Kemal Burkay, Cengiz Çandar gibi kişiler eliyle PKK’nın başı Lübnan’da ateşkes ilan etmiştir!

Eşref Paşa’nın kara harekâtıyla yok olma noktasına getirdiği PKK terör örgütü kendisini besleyenlerin eliyle yeniden toparlanmış, Mayıs 1993’te Türkiye’ye salınarak, Bingöl’de 33 askerimiz şehit edilmiş ve Irak’ta söndürülmesi gereken ateş Türkiye’de yakılmıştır!

Türkiye 1993 yılında 538 şehit vermiştir.”

***

İkinci Körfez Savaşı’nda da aynı oyun bir daha oynandı. ABD, ikinci defa bitme noktasına gelen PKK’ya, güvenlik şirketleri üzerinden modern silahlar ve teçhizat verdi… AKP iktidarı, “koordinatör ülke” baskısıyla Oslo’da PKK ile masaya oturdu ve “çözüm süreci” başlattı. Terör operasyonu yapmak fiilen yasaklandı! Bu süreçte, PKK bazı şehirlerde egemenlik kurdu. Bu yüzden seçim kaybeden AKP, MHP’yi de yanına alarak terörle mücadele başlattı ve tekrarlanan seçimleri kazandı. Bu sırada Türk ordusu ve polisi, şehirleri geri alabilmek için 800’den fazla şehit verdi…

***

Bütün bunları, Türkiye’yi ziyaret eden İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ile ortak basın açıklaması düzenleyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsveçli bir gazetecinin “İsveç’ten istenen tam olarak nedir?” sorusuna, “Şu anda FETÖ terör örgütünden İsveç’te olan bir tanesi var ki, ismini de vereceğim. Bülent Keneş, mesela bu teröristin Türkiye’ye deport edilmesi bizler için büyük önem arz ediyor. Bununla alakalı İsveç’in daha hassas davranmasını istiyoruz” diye cevap verirken hatırladım…

Peki, PKK’yı Suriye’nin kuzeyinde ordu haline getiren, ayrıca FETÖ’nün başındaki kişiyi ve ekibini yıllardır barındıran ABD’ye yönelik herhangi bir talep var mı?

Eşeği dövemeyen semerini dövermiş; ABD’yi dövemeyen de İsveç ve Finlandiya ile uğraşır! Oysa sorun ABD ile çözülse, İsveç ve Finlandiya gibi ülkeler, teröristleri barındıramazdı…

 

Alıntı: Arslan Bulut