«

»

Oca 21

EMEKLİ KURMAY ALBAY GÜRAY BELHAN

EMEKLİ KURMAY ALBAY GÜRAY BELHAN

Emekli kurmay albayın Güray Belhan’ın yazdığı  “Önüm, Arkam, Sağım, Solum Tarikat…” adlı kitabının kapağında, “FETÖ’cü askerî savcının yok edemediği, yeni nesil tarikatçıların tasfiye ettiği vatansever Atatürkçü kurmay albayın hikâyesi” ifadesi yer almaktadır…                                                                                                                            Belhan’ın kurmaylık mezuniyet projesi, “Suriyeli mülteci sorununun Türkiye’nin millî güç unsurlarından nüfus gücü ile psiko-sosyal ve kültürel gücüne etkileri ve muhtemel çözüm yolları” başlığını taşıyor.                                                                                                                                    Belhan, projenin “sonuç ve teklifler” bölümünde önce Atatürk‘ün, Medeni Bilgiler kitabında yazdığı ulusal ahlak tanımını hatırlatıyor:                                                                                                “Gerçekte, ahlaksal düzen, belli kişilerden ayrı ve bunların üstünde ancak toplumsal, ulusal olabilir. Ulusun, toplumsal düzeni ve güvenliği, bugünkü ve gelecekteki rahatlığı, mutluluğu, esenliği ve korunmuşluğu, uygarlıkta ilerlemesi ve yükselmesi için insanlardan her konuda ilgi, çaba ve özverisini ve gerektiğinde seve seve kendisini gözden çıkarmayı isteyen ulusal ahlaktır. Her yönden gelişmiş bir ulusta, ulusal ahlak gerekleri, o ulusun bireyleri tarafından bir çeşit muhakeme edilmeksizin, vicdan ve duygusal bir güdüyle yapılır. En büyük ulusal duygu, ulusal heyecan işte budur.” Belhan, daha sonra şu tespitleri yapıyor:                                                                                                       “Bugün Türkiye Cumhuriyeti’ni ayakta tutan en önemli unsur, insanının vatanı için gerektiğinde seve seve kendini feda edebileceği bir ahlak ve kültür yapısına sahip olmasıdır. Bunu Türk toplumu hiçbir muhakeme yapmadan yerine getirir. Ancak 2011 yılından itibaren ülkesini ve tüm imkânlarını Suriyelilere açmak Türk halkı için iyi bir deneyim değildir. Çünkü halk arasında, kendi ülkesini savunacak hâldeyken kaçıp başka ülkeye gelen bir kültür ve anlayışın insanımız nazarında çok da kıymeti harbiyesi yoktur. Özellikle, 2019 yılı yeni yıl kutlamalarında Suriyeli gençlerin Taksim Meydanı’nda Suriye bayraklarıyla eğlenmeleri ve kutlama görüntüleri, Türk insanının hafızasında derin izler bırakmıştır.                                                                                                                                                                Türk askerinin savaşçı ruhu ve her türlü zorluğa göğüs geren sarsılmaz iradesi ise Türk kültürünün kazandırdığı bir yetenektir. Bu kültür yapısı bozulursa Türkiye Cumhuriyeti’nin dış tehditlere karşı bağışıklığı sekteye uğratılmış olacaktır. Türkiye, sığınmacı problemini değerlendirirken bu hususun göz önünde bulundurulması elzemdir.                                 Prof. Dr. Hasan Köni’nin Millî Savunma Üniversitesi’ndeki dersleri sırasında yapmış olduğu tespitin ne kadar yerinde olduğu görülmektedir;  ‘Kültürünü oluşturan mekanizmayı ortadan kaldırmadan Türkiye’yi yıkmak mümkün değildir!                      Tarihte eşi benzeri olmayan yüksek bir rakamı aşan Suriyeli sığınmacı nüfusunun, Türkiye’ye sosyo-kültürel alandaki olumsuz etkilerinin toplumda olası yozlaşmanın işaret fişeği olabileceği kıymetlendirilmektedir.”

Alıntı