«

»

May 08

100 PUANLIK TEK SORU

100 PUANLIK TEK SORU

Son sınıf öğrencileri harıl harıl çalışmışlar. Bütün konuları yemiş yutmuşlar. İletişimle ilgili her şeyi biliyorlar. Öğretmen sınavda 100 puanlık tek soru sorar. Soru şu;

“Beş yıldır bu okulda öğrencisiniz. Benim bir yıldır kapının girişinde hep gördüğüm; sınıflarınızı, koridorlarınızı temizleyen; adı, soyadı gömleğinde kocaman yazılı olan; sizin de her sabah gördüğünüz görevli hanımın adı nedir?? Soyadını yazmanıza gerek yok!”

Bütün sınıf şok olur! Öğrencilerden biri parmak kaldırır;

‘Hocam bir şey soracağım, doğru mu anladım ben, u bayanın ismi Ayşe ise, Ayşe yazınca finalden 100 alıp dersten mi geçeceğim?’ Öğretmen:

“Bak ne kadar doğru anlamışsın.”

Beş dakika sonra sınıfa girdim. Kâğıtları topladım. Tek tek baktım, tek doğru cevap yok. Sadece bir öğrencim şöyle yazmış; ‘Hocam size çok darıldım. Bana iletişim ile ilgili ne sorarsanız hepsini bilirim ama şu an sınıfta kalıyorum, çünkü cevabı gerçekten bilmiyorum.

Ama bir şey fark ettim; o kadını gerçekten yıllardır görüyordum, bir kere dönüp bakmadım. Adını hiç merak etmedim. Oysa bütün hocalarımın adını, soyadını, hatta çocuklarının adını bile biliyorum. Her karşılaştığımda merhabalaşıyorum, ama o hanıma hiç merhaba demedim. Bundan sonra ilişkilerimi çıkar üzerine kurmayacağım.’

‘Ben öyle bir adammışım ki; çıkar ilişkim yoksa insanların yüzüne bile bakmıyormuşum. Sınıfta kalıyorum, ama emin olun hiç önemi yok. Çünkü 15 yıllık bir eğitimde bana öğretilmeyen bir şey öğrettiniz. Bundan sonra o hanıma ismiyle hitap ederek günaydın diyeceğim.’

 Yönetmelik gereği not vermemem gerekiyor ama ben alacağımı aldım ve bu 100 üzerinden 100 alarak bu dersten geçti. İki gün sonra hizmetli hanım yanıma geldi. Bir torba hellim peynirini masamın üzerine koyarak dedi ki;

Hocam size iki şey için çok teşekkür ederim. Birincisi geldiğinizden beri bana her sabah ismimle hitap ederek günaydın diyordunuz. İkincisi son sınıf öğrencilere sınavda bir soru sormuşsunuz, hepsi soruyu öğrenmiş, sabahları ‘ Günaydın Hatice Hanım’ diyerek içeri giriyorlar.

Hocam ben yıllardır bu okulda hep kapının oralarda olurdum. Şimdiye kadar hiç kimse böyle bir şey yapmamıştı, kendimi hiç bu kadar değerli hissetmemiştim. Size çok teşekkür ederim.”

Alıntı: Ahmet Şerif İzgören