«

»

Ara 29

TEHLİKE GELİYORUM DİYOR…

TEHLİKE GELİYORUM DİYOR…
(EMEKLİ AMİRAL İLE İKİ GAZETECİDEN ÜÇ YAZI)
Büyük Tarikat Tehlikesi
Emekli amiral Türker Ertürk sosyal medya hesabından tarikatlara değindi. “Tehlikenin farkında mısınız?” sorusunu soran Ertürk bir video paylaştı.
Videoda konuşan kişi “Biz bir hakkı alabilmek için ortaya çıkmışız. İslam topraklarının bir bölümünden ibaret olan Anadolu toprakları laikler ve Kemalistler tarafından işgal edilmiştir haberiniz olsun. Biz o toprakları yeniden ele geçirmek için Kemalistlere diyoruz ki, idareden çekilin. Hakimiyet Allahındır. Payidesinin en üst noktalara ulaşması için o idareyi ele geçirmek ve o iradeye talibiz. Biz onlardan bir şey istiyoruz. O iradeyi Müslümanlara teslim etsinler. Topraklar müslümanlarındır” dedi.
Konuşmayı dinleyen kalabalık içerisinden bir kişinin “Tekbir” diye bağırmasıyla “Allah-u Ekber” sesleri yükseldi. Ardından da “İslami devlet engellenemez” sloganları atıldı.
Konuşmasına devam eden kişi “Kemalizim iflas etti. Sizin sonunuz geldi. Allah kanunu geliyor. Hazır olunuz” demesiyle kabalıktan tekbir getirdi.
Alıntı: Yeniçağ Gazetesi
Camiler kışlamız denilirken kiliseye benzetiliyor…
Çamlıca Camii’nde nikâh” uygulaması örnek olarak alınırsa, yakında bütün cami külliyeleri düğün salonu olarak kullanılır! Yani bu uygulama yol olur, moda olur. İbadethanede nikâh kıymak, bir Hıristiyan geleneğidir. Kilisede sadece nikâh kıyılır, eğlence başka yerlerde yapılır. Yanlış anlaşılmasın, buna da saygı göstermek gerekir. Yalnız, Türkiye’deki Hıristiyanlar da kilise nikâhından önce resmi nikâh yapar. Kiliseye evlilik cüzdanı beyan etmeyenlere dini nikâh yapılmaz.
Bazı imamlar ise resmi nikâhtan sonra dini nikâh için çiftleri camiye davet etmeye başlamıştır. Zaten, yapılan yasal değişiklikle imamlar da resmi nikâh kıyabiliyor.
***
“Türkiye’nin bunca sorunu varken, bir caminin konferans salonunda nikâh töreni düzenlenmesinden bahsetmenin anlamı nedir?” diye sorulabilir… Oysa bu nikâh, Türkiye’nin nereye doğru evrildiğine dair önemli bir göstergedir. İslâm uygulamalarının Hıristiyan geleneğine benzetilmesi de ayrı bir sorundur. Camiler kışlamız denilirken kiliseye benzetiliyor…
Alıntı: Arslan Bulut
Medreseler Bakanlığı mı Millî Eğitim Bakanlığı mı?
Eğitim dışı eğitim… Medreseler, hafızlık kursları, Kur’ân kursları…
Millî Eğitim Bakanlığı niye var? Kaldıralım, yerine “Mekâtib ve Medâris Nezâreti” (Mektepler ve Medreseler Bakanlığı) kuralım… Bütün okulları imam hatip yapalım, ilâhiyat yapalım, nasıl olsa elin gâvuru her şeyi icat ediyor, biz onlardan hazıra konarız. “Beyinleri” icatlar için harcamayalım. Herkes Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlesin, herkes, şıhların, şeyhlerin, şeflerin sözlerini dinlesin. Bir de “dünya liderimiz” var. O, ABD’ye de Rusya’ya da kafa tutar. Her şeyi halleder. Allah başımızdan eksik etmesin. Hepimiz birer “Taliban” olana kadar eğiteme devam. Ülkemiz inşallah sarıklılar ülkesi olacak. Afganistan’da gâvurun icat ettiği silahlarla yıllarca vuruştular, hedeflerine ulaştılar. Afganistan’la aramızdaki komşu “İslâm Devleti”nde insanlar isyan bayrağı açtılar. İsyancılar gâvurun uşakları. Ne gam… sarıklılarımız icaplarına bakar.
Ülkeyi getirecekleri nokta bu.
Alıntı: Arslan Tekin