«

»

Kas 21

“SOYKIRIM!”

“SOYKIRIM!”

 

1944’te, Raphael Lemkin isminde bir Polonyalı-Yahudi, Avrupalı Yahudilerin imha edilmesi de dâhil, sistematik cinayet içeren Nazi politikalarını tanımlamaya çalışırken “Soykırım” kavramını kullanmıştır.

Bir sonraki yıl, Nuremberg’de toplanan Uluslararası Askerî Mahkeme’nin üst rütbeli Nazilere karşı suçlaması “insanlığa karşı işlenen suçlar”dı.

“Soykırım” kelimesi hukukî değil de, tanımlayıcı bir terim olarak o zaman iddianameye dâhil edildi.

Birleşmiş Milletler, 9 Aralık 1948’de, Lemkin’in katkısıyla Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni onayladı.

Demek ki 1915 olayları, 104 yıllık, soykırım (genocid) kavramı ise 75 yıllıktır.

Bugünün kavramıyla dünü yargılamaya kalkmaya tam anlamıyla anakronizm (tarih yanılgısı) denir.

Dahası Türklere yönelik soykırım iftira ve iddiaları daha Birinci Dünya Savaşı sonrasında sıcağı sıcağına İstanbul’da ve İngilizler tarafından da Malta’da kurulan mahkemede yargı konusu yapılmıştır. Yüzü aşkın Osmanlı yetkilisi, “Ermenileri Toplu olarak katlettikleri” iddiasıyla tutuklanmış ve Malta adasında yargılanmışlardır.

Soruşturmayı İngiltere’nin en üst düzey adli soruşturma kurumu olan Londra’daki İngiliz Kraliyet Başsavcılığı yürütmüştür.

İngiliz hükümetinin her türlü gayretine rağmen, Kraliyet Başsavcılığı “Bir İngiliz hukuk mahkemesince kabul edilebilir katliam kanıtı bulunamadığı” gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına yönelik karar vermiştir.

Dahası, 1948 tarihli BM Soykırım Sözleşmesi, bir olayın soykırım sayılabilmesi için öncelikle bu yönden verilmiş bir mahkeme kararının olmasını zorunlu saymaktadır.

1915 olaylarının soykırım olduğuna ilişkin ulusal ve uluslararası hiçbir mahkeme kararı yoktur. Aksine 1915 olaylarında soykırım olarak tanımlanacak bir katliam yapılmadığını hükme bağlayan İngiliz/Malta mahkemelerinin yargı kararları vardır.

 

Bugün böyle tamam da gün gelecek yarın sömürgecilik suç olarak ilan edilecek ve sömürgeci ülkeler hesap verecek.

Gün gelecek, Kızılderililerin yok edilmesi, siyah derililerin hukuklarının çiğnenmesinin hesabını birileri birilerinden soracaktır.

Yine gün gelecek 6 Ağustos’ta, Japonya’nın Hiroşima, 9 Ağustos’ta da Nagazaki kentlerine atılan atom bombası sonucu ilk aşamada 80 bin ve 1945 sonuna dek ise 140 bin kişinin ölümüne yol açmasından dolayı insan soyuna karşı işlenen en büyük suç olarak ABD yargılanacaktır.

Sonuçta güçlünün hukukun egemen olduğu bir yerde hiç kimse hiçbir şeye karşı sigortalı değildir. Gün gelir Irak’a “nükleer ve biyolojik silah var” diye müdahale de edilir. Türkiye de hiç hak etmediği suçlamalara muhatap olur.

Bundan kurtulmanın yolu güçlü olmaktan geçiyor. Ortada uluslararası hukuk yoktur, uluslararası güç vardır. Güçler liginde düşen eziliyor, düşmeyecek düşüreceksiniz!

 

Alıntı: Özcan.Yeniçeri