SARIKAMIŞ DESTANI
Yıl bin dokuz yüz on dört günlerden Sarıkamış
Allahüekber dağı tüm yolları tıkamış
Kahraman şehitleri Mevla karla yıkamış
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Doksan bin kahramanla cepheye yürünmüştü
Her yer kefendi sanki beyaza bürünmüştü
Şehitlerin yüzünde o takva görünmüştü
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Kahramanca gittiler geriye dönmediler
Mevziden ayrılıp ta dağlardan inmediler
Hilal yıldız oldular bir daha sönmediler
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Konu vatan olunca donu düşünmediler
Soğuk, kar, buz ve korku onu düşünmediler
Cengâver yürekliler sonu düşünmediler
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Doğa hissizleşmişti sustukça susuyordu
Dağlar taşlar tepeler arsızca esiyordu
Öyle bir soğuktu ki her yan buz kesiyordu
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Donduk, donduk, üşüdük yurda düşman dolmadı
Bu sert soğuğa rağmen çok direndik olmadı
Bedenlerde ısıdan hiçbir eser kalmadı
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
O kahraman yiğitler buzdan adam oldular
Vatan, bayrak aşkıyla o dağlarda dondular
Vatanın toprağına şehit olup kondular
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Buz tutmuştu her yanı postalı abasıyla
Helalleşmişti eşi, annesi, babasıyla
Yenemedi zor kışı o sonsuz çabasıyla
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Hakk’a ulaşmak için bunca acele neydi
Şehadeti görünce gökler başını eğdi
Hepsinin bedenine sonsuz bir ışık değdi
Müthiş destanın adı işte bu Sarıkamış
Kenan Şahbaz