«

»

Şub 01

SAHTELER

SAHTELER

DAHA UYANMADIYSAN ARTIK HİÇ UYANMA…

Av. Hüseyin Özbek: Doktor olmadığı halde doktorluk yapan sahtekâr tutuklandı. Ahlâk dersi veren ahlaksızı, haramdan bahseden haramzadeyi, rüşveti meşrulaştıran fetvacıyı, ihlâstan bahseden din tacirini ne yapacağız?

Av. Cemil Çiçek: Kadının sahte doktor olduğu anlaşılıyor ve tutuklanıyor. Haberin altına yorum yazanlardan biri “Yarın randevum vardı şimdi ben ne yapacağım” yazmış. Gerçekten çok enteresan bir milletiz.

Gökçe: Sahte Doktor, sahte avukat, sahte öğretmen… Sahte diploma yapanı bulduktan sonra mesleği seçmeye bakar iş… – Nasıl olsun diplomanız? Az mimar, az mühendis, az doçent olsun lütfen. Memlekette diplomalar bir incelemeye alınsa neler çıkar neler…

Op. Dr. Mehmet Okan Özdemir: Sahte doktor yakalanınca aklıma “mRNA sıvısı olursanız salgın biter, çünkü sıvı olanlar bulaştırmaz, kendilerine bulaşsa da hasta olmaz, hasta olsa da yoğun bakımlık olmaz, yoğun bakımlık olsa da entübe olmaz, entübe olsa da ölmez, ölse de çok hafif ölür!” diyen TV meczupları geldi.

Can Kakışım: Programda, son dönemde ajanslara yansıyan sahte doktor, sahte doçent ve sahte savcı skandallarına değinerek ülkede diplomanın da artık bir işe yaramadığını, diplomasızların daha kolay ilerlediğini anlatmaya çalıştım. Devlet liyakatsizlik ve denetimsizlikten kırılıyor.

Yusuf Ziya Özcan: Akıllı insanlar oturmuş sahte doktor skandalını tartışıyor. Yahu bu ülkede ülkenin başındaki idarecinin üniversite diploması şaibeli, siz diplomasız doktordan bahsediyorsunuz?

Zeki Konca ise İsmet İnönü‘nün bir sözünü paylaşmış: “Efendiler, Elinde yanlış bir şahadetname ile cemiyete çıkan bir adamın memlekete zararı, tasavvur edebileceğinizden çok fazladır. Bir cemiyette en muzır adam, ehliyetsiz olduğu halde salahiyet sahibi olanlardır. Bu adam, bütün hayatında ilmin, liyakatin ve çalışkanlığın düşmanı olacaktır…”

***

Sahte doktor olayının, sorunları olduğu anlaşılan genç bir kadına, ameliyatlara katılma izni veren doktorun zaafından kaynaklandığı söylenebilir. Zira atanma yok, maaş yok…

Yalnız, AKP iktidarı döneminde en az 10 yıl süreyle üniversite sınav sorularının çalındığı resmen ortaya çıkmıştır değil mi? Peki bu süreçte hak etmediği halde tercih ettiği fakülteye girerek, doktor, hâkim-savcı, avukat, mühendis, öğretmen veya başka bir meslek sahibi olanların durumu nedir?

Siyasete bakalım… Yaşanan olaylar, milliyetçiliğin de Atatürkçülüğün de İslâmcılığın da sosyal demokratlığın da liberalliğin de, kitleleri kontrol etmek için kullanıldığını, temsil makamında olanların, savundukları ideolojiye uygun davranmadığını gösteriyor… Buna ne diyeceğiz?

Yaklaşık üç yıldır, küresel çapta bir sahtekârlık yaşanıyor. Grip olan insanlar, aşırı dozda ilaçlarla veya uygulamalarla öldürüldü. Aşı diye sunulan sıvıların da bulaşmayı önlemediği ve koruma sağlamadığı anlaşıldı. Türkiye’de soruşturma başlatan bir savcı çıktı o da görevden alındı… Buna ne diyeceğiz?

***

Çin’de kapatma uygulamaları devam ediyor. Yaşadıkları apartmana hapsedilen ve daire kapıları dışarıdan kapatılan Uygur Türkleri, yangında öldü… İnsan haklarından bahsedenlerden hiç ses çıkmadı! Yine Çin’de, bir kadından, sokak ortasında zorla “anal örnek” alındı…

Bu da mı uyanmaya yetmiyor? Daha ne yapılması gerekiyor?

Alıntı: Arslan Bulut