«

»

May 11

SADECE ANAYASA MI ÇİĞNENDİ? KURAN’IN EMİRLERİ DE ÇİĞNENİYOR.

SADECE ANAYASA MI ÇİĞNENDİ? KURAN’IN EMİRLERİ DE ÇİĞNENİYOR.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Sultanahmet Camisi’nin açılışında dedi ki;

– “Muhalefet ne diyor? İktidara gelince Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklar, yerine inanç bilmem ne başkanlığı kuracaklarmış . Kardeşlerim, yuhalamak yetmez. 14 Mayıs’a kadar durmaksızın çalışacağız ve onları siyasi mevta haline getireceğiz. Terör örgütü ile el ele olanlardan başka bir şey beklenebilir mi? 14 Mayıs bunların sonu olmalı…”

Erdoğan’ın bu sözlerini sadece siyasi ve hukuki açıdan değil, İslami açıdan da değerlendirmek gerekir.

Din, ahlak ve hukuk kuralları Kur’an’ı Kerim’in ana hedefleridir.

Hukuk ve dinin temel noktaları ise ikisinin de insan yaşamını düzenleyen kurallar manzumesi olmalarıdır…

Kutsalı ve ilahî olan dini kurallar değişmez ve değiştirilmesi de teklif dahi edilemez.

Hukuk ise değişime açıktır. Günün ve çağın şartlarına göre yenilenebilir.

Şeriat ilahi bir hukuk olarak insanı muhatap almaktadır.

Kur’an’da hukukun temel alanlarına ilişkin pek çok ayet vardır.

Örneğin;

Nisâ suresinin 112’nci ayeti şöyledir:

– “Kim bir hata yapar veya kasıtlı günah işler de onu bir suçsuzun üzerine atarsa büyük bir bühtan ve apaçık bir günah işlemiş olur”

Erdoğan bilsin ki;

İnanan insanların gerek Kur’an’a gerekse anayasa ve yasalara yani hukuk kurallarına uymaları gerekir.

Kur’an’da sınırlı sayıda hukuki ayet, sayıca daha çok ve farklı ilkelere vurgu yapan ahlak içerikli ayetler vardır.

Hukukî ayetlerde de ahlaki ilkelere dikkat çekilmektedir

İslam dini uzmanları Kur’an’ın iyi ve güzel ahlakı esas aldığını, hukuki hükümlerin ise ahlakı ayakta tutmak için düzenlendiğini ifade ediyorlar ve hukukun kaynağını şöyle ifade ediyorlar:

– Hukukun kaynağında Allah vardır. İnsanlar için temel hukuk kurallarını belirleyen ilahi iradedir. Çünkü insan aklı her şeyi bilecek yeteneğe sahip değildir. Ya da insanın aklıyla bulduğu her hukuk kuralı ilahi iradeye uygun düşmemektedir.

Seçimi kaybedeceğini anlayan Erdoğan hem de mübarek Ramazan Bayramı’nda hem de cami avlusunda siyaset yaparak utanmadan, sıkılmadan, şu iftirayı söylüyor:

– “İktidara gelince Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklar…”

Erdoğan’a şu sözlerle yanıt vereceğim:

“Erdoğan israf, itham, inkâr ve iftiradır.

Dün yine zırvalamış, hezeyana batmış, zıvanadan çıkmıştır.

Erdoğan aklıyla arasını açmış, klinik bir vaka haline gelmiştir.

Erdoğan, sen nasıl bir Müslümansın?

Hadi Cumhurbaşkanı olmanı geçtik de nasıl bir insansın? Sen de hiç mi Allah korkusu yok?

Sen de hiç mi günaha girme kaygısı kalmadı?

Yalan söylemek, iftira atmak, gıybet yapmak, dedikodu ve tezviratlara bel bağlamak İslamiyet’in hangi buyruğunda, Kur’an-ı Kerim’in hangi ayetinde vardır?

Senin yaptıklarına ancak iblis teşebbüs edecektir.

Erdoğan bu iddiasını ispata mecburdur. Erdoğan ileri sürdüğü hayasız iddiayı netleştirmekle mükelleftir.

Artık iyice anlaşılıyor ki, sende şeref ve mertlik işportaya düşmüş, hurdaya çıkmış.”

Erdoğan iftira ve yalanlarına şöyle devam ediyor:

– “Terör örgütü ile el ele olanlardan başka bir şey beklenebilir mi?”

Erdoğan’a şu sözlerle de yanıt vereceğim:

“Erdoğan defalarca İmralı canisine AKP’den milletvekili aday adayı olmuş özel temsilcilerini göndermiş, PKK’yla görüşmelere en yakın adam ve arkadaşlarını görevlendirmiştir.

Erdoğan kendi kendini yalanlayarak ne duruma düşmüştür?

Biz geçmişte kendisine PKK’yla görüşüyorsun dedik, yine şerefsizlik polemiğine başvurdu, kaybetti.

Cumhurbaşkanı görevine başlarken şeref ve namus üstüne yemin etti, kaybetti.

Şimdi bir kez daha ispat bekliyor, aksi takdirde alçaklıktan, namertliğe kadar sövüp sayıyor.

Ve şerefsizliğin kara bulutu başının üzerinden bir türlü ayrılmıyor.

Erdoğan sen yakın tarihimizin en yanlış şahsiyetisin.

Böyle birisinin Cumhurbaşkanı olması yıkımdır, kayıptır, zulümdür, milli ve manevi depremdir.”

MHP lideri Devlet Bahçeli’ye diyorum ki;

İşte bu sözlerinle Erdoğan’ın kim olduğunu, nasıl bir siyasetçi olduğunu çok açık ve net şekilde ortaya koyuyorsun…

Unutmadık;

Diyanet’i siyasete alet eden sensin Erdoğan.

Siyasi eleştirilerin öncesi Diyanet Başkanına dua ettiren sensin Erdoğan…

Alıntı: Orhan Uğuroğlu