«

»

Şub 26

ORTADOĞU’DA OYUN

ORTADOĞU’DA OYUN

 

Ortadoğu’ya önce Türkler geldi. Sonra Moğollar. Moğollar dediysek, ağırlık yine Türkler. Sonra yine Türkler Timur’la geldi. Bu arada Memlûklüler var, Safavîler var. Osmanlı hepsini derleyip topladı; Balkanlara, Kafkaslara uzandı; Arabistan yarımadasını, Kuzey Afrika’yı içine alan hat çizdi.

Ortadoğu’da ilkin rol oynayanlar Selçuklular (1040-1308). Hep karıştırılır; Selçuklular iki ana koldur… Büyük Selçuklular, bir de Büyük Selçuklulardan doğan kollar. Yeri gelmişken sıralayayım: Kirman Selçukluları, Anadolu Selçukluları, Suriye Selçukluları, Irak Selçukluları…

Haçlılarla mücadele yürütenler de Selçuklular ve Eyyubîler. İki kol da aslında iç içe… Başka soy aramayın. Öyle ki, Harezmliler bile Moğolların darbesiyle yıkıldıktan sonra kalanlar Eyyubîlere geliyorlar, birlikte Haçlılarla karşı mücadele veriyorlar, Kudüs’e de birlikte giriyorlar.

Düşünün Orta Aya’da Ötüken’den kopup gel; Avrupa içlerine gir, Ortadoğu’yu bütünüyle sahiplen. Hangi millet bu kadar yaygındı? İslâmcılarımızı, “Türk” deyince hafakanlar basacak ama bizden başka millet gösterebilir misiniz? Şu da bir hakikat: Türklerin hemen hepsi Müslüman. Geniş kitleden kopanlar, irtibatları kesilenler (Gagavuzlar gibi, Çuvaşlar gibi…) yahut, İslâmiyetin ulaşmadığı yerler İslâm dışı ama büyük kitleyle kıyaslanmayacak küçüklükte.

James L. Gelvin‘in “Modern Ortadoğu Tarihi 1453-2015)” eseri ufuk açıcı.(Çeviren: Güneş Ayas, Timaş Yayınları, 470 s.). Yazar da tercüme eden de akademisyen.

Ortadoğu’da Birinci Dünya Savaşından sonra doğan devletler iki şekilde kuruldu. Levant [Ortadoğu] ve Mezopotamya’da, yani bugünkü Suriye, Lübnan, İsrail/Filistin, Ürdün ve Irak’ın bulunduğu topraklarda Fransa ve İngiltere biz­zat devletler kurdu. Kendi çıkarlarına ve peşin hükümlerine dayanarak işe girişen büyük güçler, bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğunun parçası olan toprakları aralarında paylaştılar, parçalara böldüler ve daha önce hiçbir şekilde var olmamış yepyeni devletler yarattılar. Bu topraklarda yaşayanların istekleri bölgenin siyasal geleceğini belirlemede neredeyse hiç etkili olmadı.” (s. 215).

Aynı oyun devam ediyor.

Alıntı: