«

»

May 17

Kürtleri kullanmamız çıkarlarımız gereğidir! (2)

igal3333333333333
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Tarih 12 Eylül: Ferit Paşa ülkeyi satıyor
12 Eylül 1919 günü Damat Ferit Paşa ve İngiltere Hükümeti adına M. Fresrer ve H.N. Churchill arasında imzalanan gizli anlaşma şöyleydi:
1 – İngiliz Hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu üzerinde genel bir manda yetkisine sahip olması koşuluna karşılık bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü garanti eder.
2 – Konstantinopolis, Boğazlar’ın İngiliz denetimi ve koruması altında olması koşulu ile Sultanlık ve hilafet merkezi olmaya devam eder.
3- Türkiye, bağımsız bir Kürdistan kurulmasına karşı koymaz.
4- Bunlara karşılık, Türk Hükümeti, İngiltere’ye Suriye ve Mezopotamya’deki egemenliğin korunması için destek verir ve aynı amaca yönelik olarak Halife, Mezopotamya, Suriye ve diğer müslüman ile mukim bölgelerde İngilizlere manevi destek vermeyi kabul eder.
5- İngiltere, Sultan otoritesine karşı kurulabilecek olan yarı yaspl ulusal örgütlere karşı askeri açıdan Osmanlı Hükümeti’ne destek vermeyi taahhüt eder.
6- Türkiye, Kıbrıs ve Mısır üzerindeki bütün istemlerinden vazgeçecektir.
7- Bu konvansiyon, özel ve yarı resmi bir belge olarak kabul edilir. İngiliz Hükümeti, anlaşmada öngörülen hususların gerçekleşmesi için konferansta Türkiye’yi desteklemeyi taahhüt eder.
8- Barış koşulları, Yüksek Konsey’de karara bağlandıktan sonra Majesteleri Sultan, 4 ve 5. maddelerdeki konulan içeren ve bu anlaşmaya uygun yeni bir anlaşmayı kabul eder.
Sözü edilen anlaşma tıpkı bu anlaşma gibi gizli olacaktır.
Konstantinopolis’de yapılan ve çift nüsha olan bu anlaşma iki tarafça 12 Eylül 1919’da imzalanmıştır. İngiltere Dışişleri Bakanlığı gizli belgeleri, Kurtuluş Savaşı yıllarında İngilizlerin bir Kürt devleti kurdurmaya çalıştıklarını gözler önüne seriyor. 
 
İngiliz himayesinde Kürt devleti
İngiltere’nin İstanbul’daki Yüksek Komiser Yardımcısı Amiral Webb’den Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderilen 19 Ağustos 1919 günlü raporda bu amaç açık açık yazılıyor:
“Amerika, Trabzon ve Erzurum’u içine alan bir Ermenistan’ı himaye edecek. Geri kalan dört ili de bir Kürt devleti olarak İngilizlerin himayesine bırakıyor..”
Müsteşar Hohler, 27 Ağustos 1919 günü Londra’ya şu görüşü bildirir:
“Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopotamya bakımındandır. Kürtlerin ve Ermenilerin durumları beni hiç ilgilendirmez…”
28 Kasım 1919 günü Mr. Kidston’dan Londra’ya gönderilen raporda şunlar yazılıyor:
“- Kürtlere her ne kadar inanmazsak da onları kullanmamız çıkarlarımız gereğidir..”
9 Aralık 1919 günü Yüksek Komiser Amiral Sir F de Robeck, Londra’ya Lord Curzon’a şu raporu gönderir:
“Mr. Hohler Kürt meselesi hakkında Kürt Başkanı olan Şeyh Sait Abdülkadir Paşa (Seyit Abdülkadir) ile görüştü. Kürtler bütün ümitlerini İngiliz hükümetine bağlamış durumdalar. Bu ara Mustafa Kemal gittikçe tehlikeli olmaya başlıyor. Kuvvetler, Kürtleri Mustafa Kemal Paşa’ya karşı kullanmak için para ödemeye hazırdırlar…”
Aynı amacı sergileyen bir İngiliz belgesi de 26 Aralık 1919 tarihlii ve 966/633 sayılı.
“Kürt kabileleri İngiliz ve Fransız hakimiyetine konacak, Kürdistan’da hiçbir şekilde Türk bırakılmayacak. Bir tek Kürt devleti mi, yoksa birçok Kürt devleti mi kurulacağı düşünülecek. Ermenilere Amerikalılar kanalıyla silah sağlanacak.”
 
Kürdistan özerk olmalıdır
Amiral Sir F de Robeck 26 Mart 1920 günü Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a şu bilgileri veriyordu: “Kürdistan, Türkiye’den tamamen ayrılıp özerk olmalıdır. Ermeniler ile Kürtlerin çıkarlarını bağdaştırabiliriz. İstanbul’daki Kürt Kulübü Başkanı Seyit Abdülkadir ile Paris’teki Kürt delegesi Şerif Paşa emrimizdedir…”
Robeck’in Lord Curzon’a gönderdiği 28 Temmuz 1920 tarihli rapor İngilizlerin Kürt planını açıklıyor: “Kürt meselesi hakkında sizin fikrinizi biliyorum. Daha kesin bir karara varmanız için bunu yazıyorum. Damat Ferit bana geldi, sulh anlaşmasına göre Kürtler ayrı bir devlet olacaklar. Kürt liderleri, Mustafa Kemal’i sevmezler. Çünkü o bolşevikliği getirmek istiyor. Siz Mustafa Kemal’den nefret ediyorsunuz, çünkü, o sizin yaptığınız anlaşmayı kabul etmiyor. O halde Kürtleri Mustafa Kemal’e karşı kullanalım, dedi.”
Paris ve Londra Konferanslarında Kürdistan sorunu çözülememişti.
Başkan Lioyd George kararlıydı. Sorun çözülecekti. Kürtler İngiliz koruması altında bir Kürt devleti kurmak istiyorlardı. Öyleyse bu devleti kurmak gerekiyordu.
 
Emperyalizmin diplomasisi
26 Şubat 1920 Perşembe günü Londra’da S.W. 1 Dow-ning Street 10 numaralı Başbakanlık konutunda toplanan konferansın sabahki oturumu kısa sürmüştü. 19 Nisan 1920 Pazartesi günü saat 16’da başlayan toplantıya Dışişleri Bakanı Lord Curzon başkanlık ediyordu.
İngiliz Başbakanı Lloyd George, söz aldı. Lloyd George sözlerine “Kürdistan hakkında karar vermek çok güçtür” diye başlamış ve şöyle konuşmuştu: “Kürtlerin arkalarında büyük devlet olmadıkça varlıklarını sürdüremeyecekleri düşüncesinde oldukları izlenimi elde edinilmektedir. İngiliz korumanlığı isteyerek kabul edecekleri ve Fransız korumancılığını isteyecekleri kuşkusuzdur….”
Fransız delegasyonu başkanı Dışişleri Bakanı Mösyö Millerand da Kürdistan’ı elinden kaçırmak istemiyordu. Tutanaktan izleyelim: “B. Millerand konuşmaları sırasında Lord Curzon’un Musul ilinde yaşayan bazı Kürtlerin Britanya mandasına geçeceklerine işaret ettiğini belirterek bu konunun tümü ile Fransız ve İngiliz Hükümetlerinin arasındaki bir sorun olduğunu ve yanlış sonuç çıkarılmamasını sağlamak amacıyla konunun çekinceli olduğunum kaydedilmesini istediğini belirtti.”
 
Kürdistan’ın sınırları çiziliyor
Konferans kapandığında 5 sayılı toplantı eki hazırdı. Bu ek metin ile Kürdistan sınırları çiziliyordu: “İş bu anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sayılarak altı ay içinde İstanbul’da toplanacak ve Britanya, Fransız ve İtalyan hükümetlerince atanacak bir komisyon (..) maddelerde tanımlandığı biçimde Fırat’ın doğusunda, Ermenistan’ın güney sınırlarının güneyinde, Suriye ve Irak/Mezopotamya kuzey sınırlarının kuzeyinde, çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeler için bir yerel özerklik planı hazırlayacaktır. Bu plan bölgede yaşayan Asuri-Geldani ve öteki soy ve din azınlıklarının korunması için tüm güvenceleri içerecek ve bu amaçla, Britanya, Fransız, İtalyan, Acem ve Kürt temsilcilerden oluşacak bir komisyon işbu anlaşma hükümleri gereğince Türk sınırının İran sının ile aynı olduğu yerlerde, gerekmektie ise ne gibi düzeltmeler yapılacağını incelemek ve karara bağlamak için bu yerleri gezecektir.”
Sen Remo’da 19 Nisan 1920 günü kaleme alınan bu madde, 10 Ağustos 1920 Sevres Anlaşması’nın 64. maddesi olarak kabul edilmiştir.
  
İşgal gemisi İstanbul’da resepsiyon vermişti!.. 
Osmanlıyı parçalayan İngilizlerin, Türkiye üzerindeki emelleri hiç bitmedi. Saman altından su yürütme siyasetini uygulayan İngilizler, Orta Doğu’daki gelişmelerde hep ön planda rol oynuyor. Abdullah Gül’ün daveti üzerine 16 Mayıs 2008’de Türkiye’ye gelen Kraliçe 2. Elizabeth ve eşi Edinburgh Dükü Prens Prens Philip, işgalden 90 yıl sonra, İstanbul’da yine aynı limana demir atan İngiliz uçak gemisi “HMS Illustrious” da resepsiyon verdi.
Abdullah Gül’ün, Kraliçe’nin daveti üzerine gemiye gitmesi eleştirilere neden olmuştu. YENİÇİAĞ bu haberi, okuyucularına manşetten duyurmuştu. 
 
Kaynak:http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=83374