«

»

May 01

KIZILDERİLİ TÜRK YAKINLIĞI (2)

KIZILDERİLİ TÜRK YAKINLIĞI (2)

Prof. Dr. Osman Nedim Tuna’nın Kızılderili-Türk yakınlığı ve akraba diller hakkındaki görüşlerinin devamı.

Kızılderili ve Türk kilimlerinde ortaklığı en çok görülen; yıldız, akrep, bereket, eli belinde, koç ve hayat ağacı motifleri üzerine konuşmuş, Türk kadınının, evine bağlılığını, sadakatini, yuvasının korunmasını ve ailede kendinin önemli bir varlık olduğunu anlatan motifleri önemsediğini işaret etmişti. Örnek koyduğum kilimlerde yer alan yıldız motifi, Türk halılarında üretkenliği temsil eder. Yıldız motifini dokuyan kadın, üretkenim, çocuklarım var. Güçlü ve gururluyum demektedir. 

Kızılderili ve Türk kilimlerinde çokça kullanılan “eli belinde” ve “koç boynuzu” motifleri bir erkek ve bir kadını belirtir. Bereket deseni, dişiyi gösteren iki adet “eli belinde” motifi ve erkeği gösteren iki adet “koç boynuzu” motifinden oluşur. Kompozisyonun ortasındaki göz motifi, aileyi kem gözlere karşı koruması için kullanılmıştır. Eli belinde motifi dişiliğin simgesidir. Sadece analık ve doğurganlığı değil, aynı zamanda uğurbereketkısmetmutluluk ve neşeyi de sembolize eder. Bu nedenle en çok kullanılan ve önemsenen bir motiftir. Türk kilimlerinde yaygın olarak kullanılan hayat ağacı motifi, sonsuzluğun sembolüdür. Bu motif, ölümsüzlüğü araştırmanın ve ölümden sonra yaşam olduğu umudunun bir nişanıdır. Ağaç, Türkler arasında kutsal sayılan bitkilerdendir. Hayat ağacı, güç, kuvvetine inanılan aslankartal gibi hayvanlar tarafından korunurken tasvir edilir.

İnanışa göre, hayat ağacı sürekli gelişen, cennete yükselen hayatın dikey sembolizmini oluşturur. Geniş anlamda sürekli gelişim ve değişim gösteren evreni sembolize eder. Evrenin üç elementini; toprağın derinliğine inen kökleriyle yeraltınıalt dalları ve gövdesiyle gökyüzünü, ışığa yükselen üst dallarıyla cenneti birleştirir. Yeryüzü ve cennet arasındaki iletişimi sağlar.

Nazarlık motifi, belli özeliklere sahip kimselerde bulunduğuna inanılan; insanlara, hayvanlara, eve zarar veren bakışlardan ve nazardan korunması için dokunur.

Osman Nedim Tuna, Türklerle Kızılderililerin dil ve akrabalığına dayanan uzantısı ile uğraşıyorum demiş ve önceki ilişkilerden söz açmıştı. 

Türkçe otağ sözünün Kızılderililerce utağ, Türkçe kayık sözcüğünün kayak, Türkçe it (köpek) sözcüğünün it, yeşil sözcüğünün yaşıl, tanrı sözcüğünün de tangıra biçiminde kullanıldığını belirtmiş, ev sözü yerine yatkı, tepe yerine tepek, dede yerine tetek su yerine yu, göç yerine köç dendiğini işaret ederek kültür bağımızla ilgili yakınlık derecesinin ileri boyutlarda olduğunu vurgulamış fakat çok temkinli davranmış Kızılderililerle akrabayız dememişti.

Çok sık yaptığımız akşam sohbetlerimizde Asya uygarlığını yaratan Türkler ile Amerika kıtasındaki Maya ve Aztek uygarlıkları arasında sembollerle başlayan benzerliğin de önemini vurgulayan Osman Nedim Tuna’nın, bütün Altay Türkleri gibi Kızılderililerin birbirlerine amca, baba, teyze, hala, ağabey diye hitap etmelerini şaşırtıcı buluşu, semboller, dil ve gelenekler açısından çok ciddi benzerlikler olduğuna dikkat çekişi, Türkler tarafından icat edildiği bilinen 12 hayvanlı Türk takviminin Mayalarca da kullanılmış olması, eskilere dayanan bir kültür bağının işaretidir demesi de oldukça önem arz etmektedir.

Düğünde kına yakma geleneğinin bütün Kızılderili kabilelerinde, Anadolu ve diğer Türk yurtlarında olduğu gibi uygulanmakta olduğunu söyleyişi, beşik kertmesi töresinin de yaygın bir uygulama olduğunu anlatması şaşkınlığımı bir kat daha arttırmıştı.

Alıntı