«

»

Mar 03

KARGALAR ve BÜLBÜLLER

KARGALAR ve BÜLBÜLLER

Şair: “Cevr-i dehr ile olur bülbül gurâba hem-nişîn//Yine şekvâyı gurâb eyler, garabet bundandır.”                                                                         

Hayatın cilvesiyle bülbül kargaya musahip (arkadaş) olmak zorunda kalır. Lakin işin garibi, durumdan şikâyetçi olan yine karga olur.”

Bugünde aynı değil mi?

Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’i Mevlânâ’nın beyti yüzünden sorgulanışı:

Çün şitâda zâglar pür-cûş olur//Uzlet eyler bülbülân hâmûş olur.” (Kargalar kış mevsiminde coşar, bülbüllerse ortadan çekilip susarlar.)

Hz. Pîr’in bu beytinin, Ali Fuat Başgil’i nasıl sıkıntıya soktuğunu üstadın kendi ağzından dinleyelim:

Örfî idareye (sıkıyönetim) geldik. Sorgu hâkimi odası… Hâkim masada beni bekliyor.

-Oturunuz efendim. Evinizde arama yapılmış, bazı evrak ele geçirilmiş… Bunlar üzerinde sorgunuz yapılacaktır.

Hâkimin önünde iki yığın kitap, kâğıt, mektup…

-Evvela, şu kâğıt parçası üzerindeki eski harfli yazı sizin midir, ne yazıyor, okur musunuz?

-Benimdir efendim. “Gülistanı kargalar istilâ edince, bülbüller siner ve susar” yazıyor. Mevlânâ’nın Mesnevî’sinden meşhur bir beytin tercümesidir.

Ziyaretime gelen bir zattan yazmıştım. Bir yazımda kullanmak üzere masamın üzerine koymuştum.

-Yazıdaki kargalardan kastınız kimlerdir? Millî Birlik Komitesi üyeleri midir?

-Söz benim değil, arz ettim, Mevlânâ’nındır.

-Kâğıda sizin yazdığınıza ve bir yazınızda da kullanmak istediğinize göre, her halde bir kastınız var.

-Gülistan Türkiye’dir. Kargalar onu velveleye veren Bâbıâli’nin bazı soysuz yazarları, bülbüller de benim gibi milliyetçi ve memleketçilerdir.

(Ord. Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in HATIRALARI, İst. 1990, s. 41-42)

 

Alıntı