«

»

May 22

Kanuni Sultan Süleyman,Yahya Efendi ve Hızır (A.S) (2)

emregunduz_osmanli2
  
Kanuni Sultan Süleyman,Yahya Efendi ve Hızır (A.S) (2)
 
Yahya Efendi, bir gün Hızır (AS) hayatta olduğunu, ancak onun hayatının bizimki gibi olmadığını, istediği zaman dilediği kıyafete girerek bizlere görünebileceğini sohbetinde konu eder.
Sultan, sütkardeşinin bu sözünü duyunca hemen yanına gelir ve şu soruyu sorar:
Hızır (AS) halen yaşadığını buyurmuşsunuz.
Halen yaşamış olsaydı görülmesi gerekmez miydi?
Yahya Efendi, Sultana, Hızır’ı görmenin mümkün olduğunu söyleyince Sultan ısrar eder:
Öyle ise neden ben göremiyorum. Bana bir iyilik yapsana?
Yahya Efendi:
Cumadan sonra Üsküdar’a gideceğim, birlikte gelirsen belki görebilirsin, deyince Sultan hemen karar verir, cumayı kıldıktan sonra birlikte bindikleri sandalla Üsküdar’a doğru açılırlar. Sandalda bir kişi kürek çekmekte, geride sakince duran bir de derviş kılıklı hoca görünmektedir. Yol boyunca Hızır’ın hayatını konuşurken arkadaki derviş görünüşlü hoca, bir ara padişahın parmağındaki yüzüğü merak edip sorar:
Sultanımızın yüzüğü pek kıymetliye benziyor, taşı da pek pahalı galiba. Acaba çıkarıp da bana verseler, bir baksam uygun düşer mi?
Padişah, bu kaba saba tekliften pek memnun olmazsa da çıkarıp yüzüğünü arkada oturan dervişe uzatır. Derviş yüzüğü şöyle bir evirir, çevirir, sonra da söylenmeye başlar:
Sultanım, bunlar dünya malıdır. Dünya malı insanın gönlünü meşgul ederse ahreti düşünmeye fırsat kalmaz!.. der ve yüzüğü kaldırıp sandalın önüne doğru, denize fırlatır.
Başından vurulmuşa dönen Sultan:
Bu yüzük bana Sultan babamdan yadigar kalmıştı, değeri de büyüktü, ne olacak şimdi?.. Diye söylenirken, Yahya Efendi tebessüm ederek olanlara seyirci kalır. Sultan bu defa daha da hiddetlenince derviş:
Hünkârımızın bunca gazaba gelmesine sebep yoktur, merak etmeyin, yüzüğünüz kaybolmamıştır, diyerek elini suya daldırıp yüzüğü çıkarır ve:
Buyurun, işte kıymetli yadigârınız! der.
Sultan hayretle yüzüğe bakar, bir daha bakar. Yüzükten sular akarken, ıslanan kaşı da daha fazla parlamaktadır. Nasıl olup da bunu yaptı, diye geriye dönerek dervişe bakınca ne görsün, dervişin yerinde yeller esmektedir.
Şaşkınlığı bir kat daha artan Sultan, kendini tutamayarak bağırır: Yahya karındaşım; bu derviş kimdi?
Yahya Efendi yine sakin ve mütebessim:
Kim olacak Sultanım, siz kimi görmek istiyorsanız o kişi olsa gerektir!
 
(Son)
 
Kaynak: http://www.ahmetsahin.org/makaledetay.asp?id=802