«

»

Tem 14

İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE

İSVEÇ’İN NATO ÜYELİĞİ VE TÜRKİYE

ABD, Baltık’tan Rusya’yı kuşatmak amacıyla Finlandiya ve İsveç’in NATO üyesi olmasını istedi. Rusya’nın askeri gücünü zayıflatmak ve bu iki ülkede NATO/ABD askeri üsleri konuşlandırarak, Rusya’nın kuzeyde nefes borusunu kesmek ABD’nin öteden beri hedefiydi. Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, dünya ve bölge barışına katkı sağlamayacaktı. Tersine, dünya ve bölge barışına olumsuz etkisi olacak, Batı ile Rusya arasında gerginliği tırmandıracaktı. Bölgeyi silah deposuna dönüştürecekti.

Türkiye, NATO’nun genişleme politikasını destekliyordu. Ancak, ulusal güvenliğini ve ulusal çıkarlarını tehdit eden PKK/PYD terör örgütünü destekleyen NATO üyeleri vardı. Türkiye’nin coğrafi bütünlüğünü tehdit eden PKK/PYD terör örgütüne her türlü desteği veren, Türkiye’nin Suriye’deki bu terör örgütüne operasyon yapmasına karşı çıkan ABD hiç geri adım atmıyordu. NATO ve AB de, PYD/YPG’yi terör örgütü listesine almıyorlardı.

ABD, Türkiye’ye NATO üyesi olarak değil hasım bir ülke gibi davranıyordu. Türkiye, Ekim 2021’de ABD’den F-16 savaş uçağı satın almak için talepte bulunmuştu. İki yıl geçmesine rağmen, ABD uçakları henüz vermedi. Parası ödenen F-35 savaş uçaklarını da vermemişti.

ABD, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne (GKRY) yönelik silah ambargosunu 2023 yılı için kaldırmıştı. Aynı ABD, Yunanistan’ı tercih eden Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı destekleyen politika izlemeye devam etti.

***

İşte bu koşullarda, ABD’nin hedeflediği İsveç-Finlandiya’nın NATO üyeliğinin onayı için Türkiye’nin eline tarihi bir fırsat geçmişti.

Anılan iki ülkenin NATO üyeliği onayına karşılık; ABD’ye PKK/PYD terör örgütüne desteği kesmesini, F-16/F-35 savaş uçaklarını vermesini, Türkiye-Yunanistan arasında eşitliğe dayalı politika izlemesini ve PYD/YPG’yi terör örgütünü NATO belgesine dahil etmesini koşul olarak ileri sürebilirdi. Türkiye’nin elinde, tarihte bir daha ele geçmeyecek stratejik bir koz vardı. Çünkü Doğu Avrupa’da NATO üyesi olabilecek İsveç-Finlandiya kadar önemli bir ülke kalmadı.

Ve Türkiye, bu koşulların hiçbiri gerçekleşmeden Finlandiya’nın NATO üyeliğini 31 Mart 2023’te TBMM’de onayladı. Finlandiya, NATO’nun 31’inci üyesi ülke oldu. ABD mutluydu, AB mutluydu, Finlandiya mutluydu…

Oysa 15 Mart 2023’te, Kuzey Irak’ta içinde PKK teröristlerinin bulunduğu helikopter düşmüştü. Hava sahası, ABD’nin kontrolündeydi ve ABD’nin bilgisi olmadan bu helikopter uçamazdı. ABD, PKK/PYD teröristlerine hava eğitimi bile veriyordu.

Türkiye, buna rağmen Finlandiya’nın NATO üyeliğini onaylamıştı.

***

PKK terör örgütüne desteği nedeniyle, İsveç’in NATO üyeliğini Türkiye haklı olarak veto etmeyi sürdürdü.

11-12 Temmuz 2023’te, Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta NATO liderler zirvesi gerçekleşecekti. İsveç, Türkiye’nin iadesini istediği teröristlerle ilgili taahhüdünü yerine getirmedi. Uyuşturucu kaçakçılığından bir kişiyi iade etmeğe karar verdi.

ABD, bu zirvede İsveç’in NATO üyesi olmasını istiyordu.

Ve zirve öncesi, 10 Temmuz 2023…

Türkiye, İsveç’in NATO üyeliği engelini kaldırdı. Karar, TBMM’de onaylanacak. Yani, Türkiye onayladı sayılır.

***

Türkiye, NATO üyesi olarak NATO’nun “Genişleme Politikasını” destekleyebilir. Ancak, coğrafi bütünlüğünü tehdit eden PKK/YPG terör örgütünü, NATO’nun terör örgütü listesine alınmamasını kabul edemez. ABD’nin ve diğer bazı NATO ülkelerinin, PKK/YPG terör örgütünü desteklemesi, NATO’nun kuruluş anlaşmasının maddelerine aykırıdır. Bu durumda, NATO’nun terör örgütü listesine PKK/YPG terör örgütü dâhil edilinceye kadar, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini veto etmesi dünyanın en meşru hakkıdır.

Fakat ne yazık ki Türkiye, bu koşullarda İsveç için “evet” dedi.

Türkiye, tarihi açıdan büyük önemi olan stratejik kartı önce Finlandiya, şimdi İsveç kararıyla elden çıkardı. Oysa F-16’lar verilmeden, ABD’nin PKK/YPG terör örgütüne desteği kesilmeden Türkiye onaylamamalıydı.

***

2008’de NATO Bükreş zirvesinde, Makedonya NATO üyesi olacaktı. Yunanistan, Makedonya adını kabul etmediğinden, Makedonya’nın NATO üyeliğini 2019’a kadar 11 yıl süreyle veto etti. Makedonya adını değiştirdi ve Kuzey Makedonya oldu. Yunanistan, adı değiştikten sonra Makedonya’nın NATO üyeliğine onay verdi. Yunanistan, kendisine karşı herhangi bir terör örgütünü desteklemeyen Makedonya’yı 11 yıl NATO kapısında bekletti. NATO dağılmadı, ABD ve NATO, Yunanistan’ı dışlamadı.

Türkiye de, İsveç’i 11 yıl bekletemez miydi?

***

Türkiye, İsveç’in NATO üyeliği karşılığında AB’ye tam üyelik çıkışı yaptı. ABD, AB ve NATO ülkeleri, Türkiye’nin AB’ye üye olmasının mevcut konumda mümkün olamayacağını çok iyi biliyorlar. Dünyanın en fazla sığınmacı/yasa dışı göçmenini barındıran bir ülke, hiçbir koşulda herhangi bir Batı ittifakında yer alamayacağını bu ülkeler çok iyi bilir. Başka bir deyimle, Türkiye’nin AB’ye üye olabilmesi, hayalin ötesinde bir durum.

***

2009… Fransa 1967’de NATO Askeri kanadından ayrılmıştı. 2009’da tekrar dönmek istedi. Türkiye, Fransa’nın NATO Askeri kanadına dönüşünü onayladı. Oysa Fransa PYD/PKK terör örgütüne en fazla destek veren ülkeler arasındaydı.

2009… Danimarka eski Başbakanı Rasmussen’in 2009’da NATO Genel Sekreteri olması gündeme geldi. Danimarka PKK terör örgütüne destek veriyordu. Türkiye, karikatür krizi ve Danimarka’da PKK yayın organı Roj TV nedeniyle Rasmussen’in NATO Genel Sekreteri olmasına onay vermeyeceğini açıkladı. Ancak, ABD Başkanı Obama devreye girdi ve Türkiye onay verdi.

2019… 2019 yılında Türkiye, NATO’nun önem verdiği “NATO Baltık Planı”nı onaylamak için PYD/YPG’nin terör örgütü olarak tanınması kartını ileri sürdü. Ancak, yedi ay sonra PYD/YPG terör örgütü tanınmadan, NATO’nun Polonya ve Baltık Planı’nı onayladı.

2023… Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini, Türkiye kayda değer bir kazanç elde etmeden onayladı…

1974 Türkiye’si, ABD’ye ve NATO’ya rağmen Kıbrıs Barış Harekâtı’nı başarıyla yaptı.

1975 Türkiye’si, 25 Temmuz 1975’te ambargo nedeniyle ABD’nin 21 üs ve tesisini kapattı ve beş bin ABD’li asker/sivil Türkiye’yi terk etti.

“Taktik olmadan strateji, zafere giden en yavaş yoldur. Strateji olmadan taktik, yenilgi öncesi yapılan gürültüdür”, der Sun Tzu…

Alıntı: Naim Babüroğlu