«

»

Şub 16

“Bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez

Bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez.

Biz kim bilir adamı nasıl bunalttık ki küfretti”

14 Ekim 1979 ara seçiminden sonra Ecevit/CHP Hükûmeti istifa etti. Demirel/AP hazırlık hükûmeti kurmuştu.

Antalya’nın deniz sahilindeki küçük bir ilçesinde vatandaşın biri, kahvehanede sövüp saymış. Demirel Başbakan olduğu için savcı resen soruşturma başlatmış, adamı içeri attırmış.

Rutin görüşmelerden birinde Demirel, Yaşar Topçu’ya “Önemli bir şey var mı?” diye soruyor. Topçu da “Önemli bir şey değil ama sadece bilgi arz etmek istiyorum. Antalya’nın bir ilçesinde vatandaşın biri kahvehanede size hakarette bulunmuş, galiz sözler söylemiş. Vatandaşı tutuklamışlar. Mahkeme şikâyetçi misiniz diye soruyor” diyor.

Demirel de “Bu hâkim ve savcı arkadaşlar bazen kantarın topuzunu kaçırıyorlar. Başbakana hakaret etti diye bir vatandaş tutuklanır mı? Biz burada oturuyoruz haberimiz olmuyor. Yaptığımız uygulamalarla kim bilir adamı nasıl bunalttık ki, canını sıkmışız bize galiz küfürler etmiş. Hemen Antalya’ya o ilçeye git ve o vatandaşı hapisten çıkar. Tahliye et gel. Sevaba girersin.” diyor.

Topçu o ilçeye gidiyor. Demirel’in avukatı olarak Asliye Ceza Hâkimi’ne davaya müdahale kabulünü söylüyor. “Sanığın tahliyesini talep ediyoruz. Müvekkilim Başbakan Demirel bana, bir ülkenin vatandaşı Başbakanına sövmez. Biz kim bilir adamı nasıl bunalttık ki küfretti” diyor. Hâkim şaşırıp duruşmaya ara veriyor. Savcı ile birlikte Topçu’yu görüşmeye davet ediyor.

Hâkim, “Kusura bakmayın, bu Demirel nasıl bir adam? Gazeteler tam tersini yazıyor. Bu kadar hoşgörülü, geniş gönüllü insanı biz ne kadar yanlış tanımışız” diyor. Yeniden duruşmaya giriyorlar. Hâkim sanığın tahliyesine karar veriyor. Sanığa “Demirel yok ama avukatı var, ellerini öp” diyor. Sanık “Hâkim Bey, bu bana hayatımın en ağır cezası. Beni tahliye için avukatını gönderen bir Başbakan’a dilim kopsaydı da böylesi hakaret etmeseydim. Elini ne kelime, ayağını öpeceğim” diyerek pişmanlığını ifade ediyor.

Biliyorsunuz Demirel, Baba lakabını boşuna almamıştır. Çarşaf dergisinin Demirel, Ecevit ve Erbakan’ın mayolu karikatürlerini unutmak mümkün mü?”

Bugüne bakınca, Erdoğan’ın açtığı on binlerce ceza ve tazminat davaları görüyoruz. Doğrusu üzülmemek mümkün değil…

 

 

Alıntı