«

»

Şub 14

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

1513907_350160005126766_144232352_n

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(3)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…

Özal meselesine gelince: Demirel-SHP hükümeti, MHP’den Milli Eğitim Komisyonuna verilmek üzere bir isim istedi. Biz meclisten partiye geldik ve toplantı yaptık. Türkeş, toplantıya katıldı ve şöyle dedi: Arkadaşlar benim Hindistan’dan ve Çin’den misafirlerim var, siz toplantınızı yapın fakat komisyona Koray’ın adını vereceğiz. Ben sonra gelirim. Dedi. Başbuğ salondan çıktıktan sonra biz kendi kendimize mırıldandık, Niye Koray oluyormuş? Niye seçimle olmasın? Belki biz başkasını seçmek istiyoruz? dedik aramızda. Diğer vekil arkadaşlar da buna itiraz etmediler ve biz seçim yaptık, Saffeti seçtik. 

Bir süre sonra Başbuğ geldi, masanın üzerinde cam kavanozu gördü; ne o seçim mi yaptınız? Kimi seçtiniz? diye sorunca, biz evet seçim yaptık, Saffeti seçtik dedik. O zaman Başbuğ çok kızdı ve elinin tersi ile masanın üzerindeki cam kavanozu yere düşürdü ve kırdı. Ardından; Ben size Korayı seçin demedim mi? dedi ve çıktı gitti. Birden ortalık buz gibi oldu. Herkes salonu terk etmeye başladı. Biz dört arkadaş (Muhsin, Ökkeş, Saffet ve Esat) salonda kaldık. Ancak salona giren bizim dördümüzü görüyor. Biz rahatsız olduk ve daha rahat konuşabilmek için bizim eve gittik. Bizim genel merkezden çıkıp eve ulaşmamız 20 dakika sürdü. Ben tam evin kapısına vardım, hanım beni kapıda karşıladı; Yusuf Özal seni arıyor, dedi. Ben arkadaşların içeri girmelerini işaret ettim ve telefonu aldım. Yusuf Özal ile çok samimiyetim yoktur. Sadece meclis salonunda selamlaşırız. Yusuf Özal’la hal hatır sorduktan sonra, Ökkeş Bey, Cumhurbaşkanı(T.Özal) sizinle görüşmek istiyor dedi. Telefonu kapattım ve bizim gündem aniden değişti … Turgut Özal ile görüşelim mi görüşmeyelim mi oldu. Ancak benim anlayamadığım konu şu olmuştu: 20-30 dakika önce genel merkezde meydana gelen bir olaydan ve bizim 20 dakika sonra evde olacağımızdan Turgut Özalın nasıl haberi olmuştu? Özal’ın MHP’de adamlarının olduğunu anlamıştım Arkadaşlar arasında… Bugüne bugün Türkiye’nin cumhurbaşkanı görüşmek istiyor. Önemli olmasa aramazdı. Bizi yiyecek değil ya, gidip görüşelim kararı çıktı. Muhsin’le birlikte benim temsilen gidip görüşmemizi istediler. Ben aradım ve Y.Özal’a gün ve saat verdim. O gün ve o saatte biz Muhsin’le köşkte cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın makamına çıktık. Bizi odasının kapısında karşıladı. Kendisi makamına oturdu. Biz ön koltuklara oturduk. Hal hatırdan sonra Özal sözü başlattı:

Ben her şeyi, olup biteni biliyorum. Siz çok çile çektiniz, her şeyi hak ettiniz. Daha iyi yerlerde olmalısınız. Ama bu gidişle partide sizi iflah etmezler. Dedi. Muhsin de, Efendim durumu bizden iyi biliyorsunuz. Bu durumda ne yapmamızı önerirsiniz? dedi. Özal da Ayrılın parti kurun. Bizimkiler de ayrı parti kuracaklar. (Halil Şıvgın ayrılıp parti kurmuşlardı) Benim sürem bitince siyasete döneceğim. O zaman birleşiriz dedi. Bu arada Muhsin tebessüm etti; Efendim parti kurmak kolay mı? Parti para ile kurulur. Benim daha Sivas esnafına borcum var dedi. Ben de söze girdim: Muhsin Bey haklı efendim, benim de Maraş esnafına, daha seçimden kalma borcum var dedim.

T.Özal bizi hiç konuşturmadan çekmeceden bir çek çıkardı ve Hiç para konusunu düşünmeyin. Şimdilik bu 14 milyar ile partinizi kurun, ne zaman ihtiyacınız olursa beni arayın dedi ve çeki Muhsin’e uzattı. İnan ki abi, biz 14 milyarı bir arada görmüş insanlar değiliz. Çek Özal’ın elinde bir dakika havada kaldı. İkimizin de dili tutuldu. Ne evet, ne hayır diyebildik. Sonunda Muhsin baktı ki çek Özal’ın elinde havada kaldı, ayıp oluyor. Çeki aldı ve döş cebine koydu. Biz artık satılmıştık. Davayı, Şehitlerin kanını satmıştık.  (Devam Edecek)

Ertuğrul Kalafat
                                                                                                                                                                                                                              

Kaynak: Alperen …….