«

»

Oca 28

Bir Gazete ve Bir Rüya..

29-04-2010-12-37-52-09258900
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bir Gazete ve Bir Rüya..
O gazete öyle bir gazete imiş ki, muhibi oldukları zât-ı âlileri, o gazete için, (son zamanlarda artık hiç işitilmese de), gördüğü bir rûyada Hz. Peygamber’in kendisine, “Zaman gazetesine uzanan el Fâtıma’nın eli olsa keserim” dediği türden bir gazete imiş, zamânının râviyân-ı ahbârı ve nâkilân-ı âsârının dilinden düşmeyen bir rivâyetmiş bu.
Mûtad “sohbet” lerde “Asya’nın bahtının miftâhı meşveret ve şûrâdır” retoriği ile irşad olan gençlerin, “meşveret ve şûrâ” dan savruldukları yerin adı “rûyâlardan devşirilen emirler”miş. Bu satırların yazarının da bir dost dâvetiyle ilk ve son kez iştirâk ettiği yıllar evvel ülkelerinin başkentindeki bir kolejin büyük salonunda tertip edilen “himmet toplantısı”nda, şehrin esnafının, sanayicisinin lebâleb doldurduğu hazirûna va’z eden zât-ı âlileri, kürsüden sâhâbe-i kirâmın ne kadar hudutsuzca “tasadduk” ettiğine dair cümle örnekleri gözyaşları refâkatinde anlatırken, bir rûyasını da naklediyor. Rûyasında bir ormanlık alanda, sisli bir sabahta karşısında silûet hâlinde üç kişi görür, tanımağa çalışır o üç kişiyi. Üç kişiden sağdaki kendisine yaklaşır, o Ömer’dir, “Hulefâ-i râşidinden Ömer”. Ardından soldaki yaklaşır kendisine, o da “İkinin ikincisi Ebû Bekir” dir. Her ikisi de tertîb edilen “himmet toplantısı”nın “sebeb-i hikmetinin makbûl” bulunduğunu söylerler, “Allah mübârek etsin”dir. Zât-ı âlileri, üçüncü kişiyi, ortada duran kişiyi sorar, heyecandan titreyerek, “O derler, O… Hz. Peygamber, o da hayırlı olsun diyor”. Muhteşem kalabalığın ağlamaktan gözleri şişer(bu satırların yazarı ve bir arkadaşı hâricinde herkesler ağlıyordur), cezbeleniyorlar. Ve salonu dolduran esnaf ve sanayiciler “hûlûs u kalp” ile “tasaddukları”nı “lâyık-ı vechi”yle yaparlar. Bu arada salonun kürsüye yakın kısmındaki ara kapı aralanır, içeriye elinde üstü örtülü bir tepsi ile iki “hizmet ehli” öğrenci girer. Ellerindeki tepsiyi “abileri” nden birine verirler, kulağına bir şeyler söyleyerek. “Abileri” de zât-ı âlileri’ne iletir hem tepsiyi hem de mesajı. Zât-ı âlileri, kendisini arkaya atarak hıçkırmaya başlar ve “bizler tasadduk ettiğimizi ve vazgeçebildiğimizi sanıyoruz”, şu sabîler himmet toplantımızın sebeb-i hikmetini öğrenince kollarındaki saatleri sıyırarak bizim de katkımız olsun diyerek bize yollamışlar” der. “Himmet içre bir himmet” daha vukû bulur ve ortadaki büyük masa tapular, araba anahtarları ve çeklerle dolar.
Himmet toplantısının sebebi hikmeti efendim, o şehirde kurulması planlanan Hacı Bayram-ı Veli isimli bir üniversitedir ve o gün bugün o üniversite kurulmayı bekler…
 
Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/madalyonun-diger-yuzu-1-quo-vadis-fe-eyne-tezhebun-29402yy.htm