«

»

Tem 12

AMON RA DÜZENİ

AMON RA DÜZENİ

Milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış Heredot, iki ciltlik ünlü seyahatnamesinde Yunan tanrılarından söz ederken, hepsinin Mısır’dan esinlenilerek isim değişikliği ile Yunan halkına kabul ettirildiğini, gerçekte Mısır’da veya Yunanistan’da kendisini Tanrı gibi gösteren insanların, bunu diğer insanlar üzerinde hâkimiyet kurmak veya taraftar toplayabilmek için yaptığını anlatır.

Heredot, insanların tanrılaşma sürecini tasvir ederken, yanında güzel bir kadınla beraber altın ve gümüş süslemelerle işlenmiş elbiseler giyerek aynı şekilde süslenmiş atlı bir arabaya binip Atina’nın ana caddesinden bir aşağı bir yukarı geçmenin Tanrı sayılmak için yeterli olduğunu, insanların bunların peşinden gitmesinin ise çıkar amaçlı olduğunu yazar.

***

Firavunlar da tanrısallık iddiasındaydı. Milattan önce 15’inci yüzyıl sonunda Mısır tahtına geçen Kral 4’üncü Amenhotep Amon, adını Akhenaton olarak değiştirdi ve başta Amon Ra olmak üzere Mısır tanrılarının tamamını reddederek tek tanrı Aton‘a ibadet edilmesini bir kanunla halka duyurdu.

Akhenaton, devleti ve halkı rahiplerin elinden kurtarmak için eski Mısır dinini, sihir ve büyüyü yasakladı, tapınakları kapattı, Amon rahiplerinin görevine son verdi ama o öldükten sonra eski düzene geri dönüldü.

Yahudilik, Hristiyanlık ve İslam gibi üç büyük din bile tanrılık iddiasında olan veya putlara temsil ettirdikleri tanrıları kendi tekelinde tutan insanların, kitleleri bu yolla yönetmesi ve sömürmesini sona erdiremedi.

Yahudiler, dini kendilerine has kıldılar, Hristiyanlar, İsa’yı tanrının oğlu olarak kabul ettiler ve onu temsil eden rahipler, Mısır rahiplerinin yerine geçti.

İslam’da ruhbanlık, “Allah’a şirk koşmak” olarak vaaz edilmesine rağmen bazı insanlar, İslam adına, hatta Allah adına iş görmeye başladı.

Kiliselerde veya sözde İslami vakıfların kurslarında, yurtlarında, yoğun çocuk tecavüzlerini hatırlatmaya gerek var mı?

***

Bugün, bütün dünyada, tarikat ve cemaat liderleri, siyasi ve ticari çıkar için devletleri ele geçirmiş olan büyük sermaye sınıfına girebilmek amacıyla halktan para toplayarak, yeni bir sınıf oluşturmaya çabalıyor! Osmanlı döneminde ve Türkiye’de olduğu gibi bazıları devleti tamamen ele geçirmeye de yelteniyor ve tasfiye ediliyorlar. Yerlerini hemen başka tarikat ve cemaatler alıyor.

Tarih boyunca insanlar, egemenlerin şerrinden kaçarken sığınacak güvenli bir liman aramış ve karnını doyurmak, güvenliğini sağlamak veya çocuğunu okutmak gibi başka ihtiyaçlarını karşılayabilmek için Tanrı adına düzeni sağlamak iddiasındaki kişilere boyun eğmiştir.

Bugün, bazı tarikat veya cemaat önderleri, kendilerini Allah ile peygamber arasında bir yerde gösteriyor! Bazılarında zavallı insanlar, bunların içtiği tastan, hatta abdest suyundan içerek kurtuluşa ereceğini zannediyor, kendilerini, eşlerini ve altı yaşındaki çocuklarını bile onlara cinsel anlamda teslim edebiliyor, “badeleniyor”; yani insanlıktan çıkabiliyor… Şeyhine, yani çağımızın Amon rahiplerine namusunu teslim edenler, siyasi liderine de kişiliğini teslim ediyor! 

***

Laiklik, dini kullanarak iktidar gücünü ele geçirmek veya elde tutmak isteyenlerin düzenini bozduğu için karalanıyor. Millî veya dini idealler adına insanları yönetenlerin, kendi söylemlerine ters düşen icraatları ve geçmişleri bile kitleleri uyandırmaya yetmiyor. Çünkü insanın insana kulluğunu, Allah’a kulluk zannetmeye, çocuk yaşta programlanmış veya siyasi emellere göre formatlanmışlardır. Bu yüzden robot gibi hep aynı söylemleri ve yöntemleri kullanırlar.

Kısacası, insanoğlu, çoğunlukla, hangi dine mensup olursa olsun, günümüzde de Amon’a veya Zeus’a yani gerçekte altına ve gümüşe veya ekonomik gücü temsil eden paraya ve cinsel hazlara tapınmaya devam ediyor!

Alıntı