«

»

Eki 15

ADALET AHLÂKÎ, HUKÛKÎ VE MANEVÎ BİR DEĞEDİR

ADALET AHLÂKÎ, HUKÛKÎ VE MANEVÎ BİR DEĞEDİR

 

“TÜRKİYE’DE HÂKİMLER VAR” DİYEBİLECEK MİYİZ?

 “1980-1981 Adalet Yılını taze bir güç ve yeni umutlarla açıyorum.

Milletçe büyük acılara, üzüntülere neden olan eylem ve cinayetlerin her gün biraz daha tırmanarak bilinen boyutlara ulaştığı ve giderek Ulusal Birliğimizi, Vatanın Bölünmezliğini ve Cumhuriyetimizi tehdit etmeye başladığı acı da olsa bir gerçektir. Ne yandan gelirse gelsin, hangi boyutta olursa olsun her türlü terör ve anarşiyi tümüyle yok etmeye daima muktedirdir.

Bu bakımdan karamsar değiliz. Yeter ki, ülkenin yönetiminde görev alan tüm sorumlular ve bütün kuruluşlar Atatürk milliyetçiliği, Atatürk ilkeleri doğrultusunda birleşebilsinler.

Yargı gücü, çok nedenli ve olumsuz etkenlere karşın hukuka bağlılığı, kendisine özgü ağırlığı ve yansızlığı ile ulusunun ve devletinin daima yanında ve hizmetindedir.

Yargı organlarını oluşturan hâkim ve Cumhuriyet Savcıları yaşamlarına yönelik saldırı ve cinayetlere rağmen Adaletin Mülkün Temeli olduğuna inanarak görevlerini sürdürmektedirler.

Devletin gücünü, hukukun üstünlüğünü ve Anayasal Düzeni korumada gösterdikleri duyarlılık ve titizlikten dolayı onları huzurlarınızda kutlamayı zevkli bir görev sayarım.

 

YARGININ ÖNEMİ

Bilindiği gibi Adalet, toplum yaşamını düzenleyen ve mutluluğun temelini oluşturan asil bir duygudur. En ilkelinden en uygarına kadar bütün toplumlar tarih boyunca hak ve adalete gereken önemi ve değeri vermiş, onu kutsal bilerek güven ve mutluluğunu onda aramıştır.

Şurası bir gerçektir ki; toplum olsun, birey olsun yaşamlarını ve işlerini güvence içinde sürdürmek isterler. Bu onların en doğal haklarıdır.

Kimden gelirse gelsin, hangi türden olursa olsun tüm haksızlıklara karşı en büyük güvence isse kuşkusuz bağımsız mahkemelerdir.

O halde mahkemelerin kesinlikle yansız, güvenilir, her türlü kuşku ve etkilerden uzak ve saygın olması, toplumun güven ve huzuru için şarttır.

Ancak bu inanç ve güvenle yaşamlarını sürdürecek ve haksızlıklar karısında “Türkiye’de hâkim var” diyebilmenin güvencesi içinde huzurlu olacaklardır.

Bu bakımdan Adalet dağıtımı devletin en önde gelen ve vazgeçilemeyen görevleri arasındadır. Ulusumuzca içtenlikle benimsenen ve yüzyıllar boyu değerini yitirmeden uygulanagelen “Adalet Mülkün Temelidir” ilkesinin anlamı da budur.

Zira toplum ve bireyler son merci olan mahkemeye ve onu yöneten hâkime inanmak ve güvenmek ihtiyacındadırlar.

Böyle olunca hâkimin de özel ve resmî, yaşantısını hizmetin özelliğine, saygınlığına ve ciddiyetine yaraşır biçimde düzenlemesi gereklidir. Hâkim ciddi, vakur, dürüst, zeki, kavrayışlı ve bilgili olmalı, konuşması, giyinmesi ve davranışlarıyla toplumun güven ve saygısını kazanmalıdır.

Hangi koşullar altında olursa olsun daima yansız kalmalı, kendisine gösterilen güven ve saygınlığı hiçbir nedenle yitirmemelidir.

Bugün Adalet dağıtımında görev alan Hâkim, Cumhuriyet Savcısı ve Adalet mensuplarının bu gerçeklerin bilinci içinde ve her türlü olumsuz etkilere karşı büyük bir özveri ile görevlerini sürdürdüklerine inanıyor ve bunu huzurlarınızda açıkça belirtmekten kıvanç duyuyorum.

Görülen hizmet devletin başta gelen görevlerinden biri Türk Ulusu adına adalet dağıtımıdır. Mahkemelerin kendilerine özgü bir saygınlığı eski deyimiyle mehabeti olmalıdır.”

 

Alıntı: Hâkim Mustafa Sabri Livanelioğlu