«

»

Eyl 20

Erol Güngör diyor ki:

th
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
“Fikir daima serbestlik, açıklık ve genişlik isteyen bir şeydir. Partizanlığın olduğu yerde fikir olmaz.”
“Otuz-kırk yıl önce yazılmış olan ve Türk dilinin en iyi örnekleri olarak bilinen romanlar otuz-kırk yıl sonra ’sadeleştirilerek’okuyucuya sunulmak zorunda ise orada edebiyatın sözü edilemez.”
“Gençler ideoloji yerine fikir sahibi olmayı tercih ederlerse kendilerinden beklenen hizmeti yapabilirler.”
“Süleymaniye’nin yapılabilmesi için Mimar Sinan gibi bir dehâya, Kanunî gibi bir hükümdâra, Osmanlı’nın organizasyon kâbiliyetine ve yıllar süren emeklere ihtiyaç vardır; ama ellerine birkaç sandık dinamit verilmiş iki geri zekâlı bu yapıyı yıkmaya yeter.”
“İslâm dünyasının yeniden yücelmesi mümkün olacaksa bunun kaynağını siyasî gelişmelerde değil, tefekkür sahasında aramalıyız. Siyasî kudret başka birtakım gelişmeler için müsait bir zemin yaratma potansiyeline sahiptir; ama siyaset üzerinde yoğunlaşan çabalar, insanları birleştirebildiği gibi, onların birbirlerinden uzaklaşmaları, aralarına husumet girmesi için de pek müsaittir. İslâm, siyasî iktidarla birlikte giden, onun kudreti arkasında filizlenen bir doktrin değildir; siyâsî iktidarın imkânlarıyla hiç ulaşılamayacak hedefleri İslâm kendi başına alabilmiştir.”
“Bu demektir ki İslâm dâvâsının asıl yükü fikir adamlarının omuzlarına yükleniyor. Müslüman aydınlar ve din adamları, âlimler, mütefekkirler, sanatkârlar, bu sorumluluğun şuuruna ermek zorundadırlar. Medeniyetleri politikacılar yaratmaz; medeniyet, âlimlerle sanatkârların işidir. Yeni bir İslâm medeniyeti de elbette ilim, fikir ve sanat eseri yaratanların omuzlarında yükselecektir.”