ZİYA PAŞA’DAN TERCÎ-İ BEND (7)
Îmtizâc ü akl da olsan dahi reşk-i melek
Çünki sâdıksın ya huysuzdur adın yâhud eşek
Mûsta’ldlikle çıkar nâmın uyarsan halka pek
Mümtezic derler eger töhmetde olsan müşterek
Doğruluk derdile akim var ise çekme emek
İstesen de çünki imkânsızdır icrâ eylemek
Gelmej^ce elden ıslâhı varup üzme yürek
Hoş geçürmek ist^^en vaktin bunu bilmek gerek
Derde uğrar kim sadâkat etse elbet Devlefe
İstikâmet mahz-ı cinnetdir bu mülk ü millete
Güzel huylu, akıllı bir kimse de olsan ve hattâ, melekleri bile kıskandıracak durumda bulunsan: raâdemki -devletine,milletine karşı- sâdıksın, namuslusun, doğrusun, dürüstsün; o hâlde adın ya huysuz, ya da eşektir!
Halkın gidişine tam ayak uydurursan becerikli, anlayışlı diye tanınırsm; kabahat, suç hususunda da onlarla aynı görüşü paylaşırsan, uysal tabiatlı, uyumlu derler.
Şayet aklın var ise, doğruluk derdine (!) düşerek, sakın -boşuna- emek çekme; çünki, sen istesen de herkesi düzeltmek, doğruluğu her tarafta uygulamak mümkün değildir.
İşleri düzeltmek elinden gelmeyince kalbini üzme, gönlünü sıkma; vaktini, ömrünü hoş, rahat, kaygısız geçirmek isteyen bir kimse, bunu iyi bilmelidir.
Çürki: Her kim Devlet’e doğrulukla bağlılık gösterirse, hizmet ederse O’nun başı derde girer; bu Devlet’e ve Millet’e karşı doğru hareket etmek, hâlis cinnettir, yani düpedüz deliliktir!
Devam edecek