«

»

Oca 27

Üç kuru kafa

Üç kuru kafa                                                                                                                                                                                                                                                                                         (Taş kafa, Boş kafa, Hoş kafa)

www.kenansahbaz.com

 

Behlül Dânâ Hazretleri, bir gün pazara üç tane kuru kafa getirerek, onları satmaya başladı. Her üç kafanın da fiyatları farklı farklıydı. Tabiî millet merakla Behlül Dânâ’nın etrafına toplandı. Önüne açtığı tezgâhın üzerindeki bu kuru kafaları sattığını öğrenince sordular: 
–Ey Behlül! Bu kafaları kaça satıyorsun?
Behlül Dâna: 
–Birini bir paraya, birini on paraya, birini de ağırlığınca paraya satıyorum, diye cevap verince, oradakilerden bir tanesi merak ederek sordu: 
–Ey Behlül! Bunların üçü de kurumuş kafalar olduğu hâlde sen üçüne de ayrı ayrı fiyat biçiyorsun. Bunların birbirlerinden ne farkı var ki? 
Behlül Dânâ Hazretleri, bunun hikmetini şöyle anlattı: 
–Birincisi, taş kafadır. Bunun değeri hepsinden düşüktür; çünkü bu okumaz, yazmaz, hiç öğüt dinlemez ve bunlara ihtiyaç duymaz. İkincisi, yani on paralık kafa ise, okur, öğüt dinler; ama kendine okur, öğüt tutmaz… Söz onun bir kulağından girer, öbür kulağından çıkar. Bunun adı da boş kafadır. Üçüncüsü ise, tam kafadır. Bu kafa, hem okur, hem yazar, hem araştırı, öğür alır, öğür verir, dinlemeyi de, dinletmeyi de iyi bilir ve onunla amel eder, hem de öğrendiklerini başkasına öğretir. Bu da hoş kafadır. İşte en kıymetli kafa budur. Bunu da ağırlığınca paraya veriyorum.