«

»

Şub 03

ÜÇ AYLAR

ÜÇ AYLAR

Bugün başlayan ve “Recep, Şaban, Ramazan” aylarından oluşan üç aylar öncelikle bir kandiller geçididir. Yarın gece kutlayacağımız “Regâip Kandili”, sonra “Miraç Kandili”“Berat Kandili” ve “Kadir Gecesi”… Bu mübarek geceleri içinde barındıran üç aylar, her şeye rağmen Müslümanları biraz daha uyanık tutan, yardımlaşmayı, fakir-fukaranın elinden tutmayı, gönül kazanmayı yaygınlaştıran zaman dilimleridir ki etrafımızda -az da olsa- bu hareketliliği görmeye başladık.

Üç ayların faziletini sadece namaz, oruç, sadaka gibi daha çok ahireti ilgilendiren konulara hasretmemeliyiz. Birlik-beraberlik, iç cephenin tahkimi, daha çok çalışmak, daha çok üretmek vb. faaliyetleri de üç ayların feyiz ve bereketine dâhil etmeliyiz. Mesela, hocalar üç aylarda tutulan oruç yahut kılınan nafile namazlar bilmem kaç kat daha faziletlidir diye anlatıyorlar. Peki, üç aylarda çoluk çocuğunun rızkını kazanmak için çalışan anne-baba niye daha çok hayır işlemiş olmasın? Üç aylarda vatan müdafaası için nöbet tutan, cepheye koşan Mehmetçik niye daha çok sevap kazanmasın? Üç aylarda tank üretecek, uçak yapacak mühendisler niye daha çok cennet nimetlerine nail olmasın?

Cami kürsülerinde din görevlilerinin bunları da dile getirmeleri gerekmiyor mu?.. Maalesef hocalarımız bin yıl önce camilerde ne anlatılıyor idiyse aynısını tekrar edip duruyorlar. Zamanın değişmesiyle hükümlerin de değişeceğinin (Bkz. Mecelle, madde:39) idrakinde değiller.

Kaçak göçmenleri taşıyan botun batması/batırılmasıyla boğularak kıyıya vuran cesetleri görünce gözyaşları içinde “Fetih sûresi” okumakla sorumluluktan kurtulacağımızı zannetmeyelim. Müslüman gözyaşı değil, alın teri dökmek zorundadır.