«

»

Ara 31

Türkiye “Belasını arayan ülke” mi?

Türkiye “Belasını arayan ülke” mi?   

www.kenansahbaz.com

Uluslararası ilişkiler disiplininde, diğer bilim dallarında olduğu gibi bir takım kavramlar vardır. Bu gün sizlere, bu kavramlardan, ele alacağımız konuyla ilgili olarak, devlet kavramıyla ilgili iki örnek vereceğiz. Birincisi “Başarısız Devlet”  (Failed State ), kavramı, anlamı, tam bir demokrasiye geçememiş, hukukun üstünlüğünü sağlayamamış, Fikir ve ifade özgürlüğü olmayan, insan haklarına saygısız, çağdaş değerlerle yönetilmeyen ülkelere başarısız devletler denir. Bir diğeri ise “Haydut Devlet”( Rogue State), kavramı, anlamı ise, teröre destek veren, çevresine güven vermeyen, istikrarsızlık yayan, kitle imha silahlarının yayılmasına ön ayak olan, otoriter devletlere haydut devletler denir.  

Bizim 2011 yılından bu tarafa başımıza gelenlerle ilgili bir başka benzetmemiz olacak. Bu güzel ülke, Mısır da hangi parti veya hangi rejim olacak diye hiç üstüne elzem olmayan bir ülkenin iç işlerine karıştı, ülkemizde her gün onlarca kadın ve genç kız bıçaktan ve kurşundan geçilirken Mısırlı Rabiayla kafayı bozdular. Mısır da öldürülen ne Rabia geri geldi ne de tuttuğu rejim. Mısır askeri rejimi, iç işlerine karıştığımız için, büyükelçimizi kovdular, büyükelçiliği ve şirketlerimizi kapattılar. Bu kavganın ne Mısır ne de Türk halkına bir faydası olmadı.Libya da Kaddafi sonrası iki ayrı büyük grup iktidar savaşına girdi, bu güzelim ülke diğer bölge ve bölge dışı güçlerin tuttuğu tarafı değil de İslamcı azınlığın, kazanma ihtimali olmayan tarafı tuttu. Büyükelçiliğimizi kapatıp elçimizi gönderdiler, Türk şirketlerinin iş akitlerini iptal ettiler, ülkemiz büyük ekonomik ve itibar kaybına uğradı, bu politikadan ne Türk ne de Libya halkı kazandı. Dört yıldan bu tarafa nedenini bilmediğimiz Suriye politikası, 500 bin kişinin ölümü, on milyon sürgün, Türkiye’nin mültecilere harcadığı on milyar dolar ve harap olan bir ülke, ne kazandık bilmiyoruz. Rus uçağının düşürülmesi, büyük bir komşuyla düşman olduk, uygulanan ambargo ve yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’nin altı ay içinde 7.2 milyar avro zarar edeceği açıklanmıştır. Bu gerginliğin her iki halka da büyük zararı dokundu. 

Ecdat diye diye bir hal oldular, bütün referansları Osmanlı, ama ecdadın Suriye’de ki mezarını IŞİD’den koruyamayıp, bir gece kaçırmak zorunda kaldılar. İsrail, İran, Yemen ve diğer ülkelerle maceralarına girmeyeceğiz, ama bu hafta yine bir askeri hareketlilik yaşandı. 06.12.2015 tarihinde Türk Silahlı Kuvvetleri tanklarla birlikte Irak’a girdi. Milletin yüreği ağzına geldi. Amerikalılar, Türkiye’nin bu hareketinin bizimle bir ilgisi yoktur dedi, egemen bir ülkeye asker sokmak için o ülkeden izin almak gerekir, biz öyle yapıyoruz dediler. Irak başbakanı Haydar Abadi, Türkiye’ye çağrı yaparak 48 saat içinde askerleriniz ülkemizi terk etsinler dedi, hava kuvvetlerini alarma geçirdi. Türk Silahlı Kuvvetleri 1991 yılından beri anlaşmalara dayanarak orada bulunmaktadır. Ama bu gün aykırı ses çıkartmaktadırlar. Bunun nedenleri açık, Rusya resmen açıklama yaptı, uçağımızın düşürülmesinin karşılığını misliyle ödeteceğiz diye. Bu davranışı intikam çerçevesinde görmek gerekir.  Kritik bir dönemdeyiz, hem bölge hem de Türkiye, tarihinde görülmemiş bir şekilde sorunlar yaşamakta ve ciddi genel bir savaş tehlikesinin içindedir. Bu durumu yaratan hükümet bu hassasiyeti görmüyor mu? Yoksa Türkiye belasını mı arıyor? Türk Silahlı Kuvvetleri anlaşmalar gereği, 1991 Körfez savaşından beri Irak’ta az sayıda, en fazla 150 asker bulundurmaktadır. Bu askerler, Kürt ve Irak askerlerini eğitme, istihbarat toplama ve Türkiye’yi bölgede temsil etme gibi görevler ifa etmektedir. Dedikodulara göre, bu sefer, kimilerine göre 1200 kimine göre 1400 askerin çok sayıda tankla Irak’a girdiğini basında yazmaktadır. Bu kadar askeri orada ne yapacaksın, yarın Irak uçakları karargahı bombalayıp, 300-500 Türk askerini şehit ederse ne yapacaksın, yineTürkmenleri korumaya gitti yalanını mı uyduracaksın. Türk askerleri Peşmergeleri eğitiyormuş, sana ne kardeşim, hangi amaçla Kürt askerini eğitiyorsun, daha dün, “bırakınız PKK militanını Türkiye’ye vermeyi bir Kürt kedisini dahi vermeyiz” diyenlerin askerlerini eğitmek hangi akla hizmettir. Sonra eğittiğin bu peşmergeler arasında Suriye de savaştığın Kürt YPG militanlarının olmadığını nereden biliyorsun, bu militanların kıçında plakası mı var. AKP döneminde imam hatip mezunu, üç dua bilen herkes Orta Doğu uzmanı sayıldı. Bu nedenle de başımız beladan kurtulmuyor ve uluslararası ilişkiler literatürüne yeni bir kavram kazandırdılar “Belasını arayan ülke” hayırlı olsun, ecdat sizi öbür taraftan gıpta ile izliyordur.  

 

Kaynak: http://www.yenicaggazetesi.com.tr/belasini-arayan-ulke-36550yy.htm