«

»

Nis 07

SOYKIRIM

SOYKIRIM

Genocide Watch (Soykırım Gözlem Örgütü) başkanı Gregory H. Stanton’ın, 1996’da “Soykırımın 8 Aşaması” isimli bir raporunda değindiği aşamaları burada alıntılamakta yarar var. İşbu sekiz aşamanın hiçbirisinin Ermeni kökenli yurtttaşlarımız hakkında – ne Osmanlı ne de Cumhuriyet dönemlerinde – devlet ya da millet sathında kendisine yer bulmadığı anlaşılsın:

Sınıflandırma: Dil ve kültürlerin hepsi sınıflandırmayı kullanır. Doğal ve sosyal dünya kategorilere bölünür. Nesneleri ve insanları ayırıp sınıflandırılır. Tüm kültürlerin ‘biz’ ve ‘onlar’ı, ‘bizim’ grubun üyeleriyle diğerlerini ayırt eden kategorileri vardır. Farklı kategorilerdeki insanlara farklı davranılır. Irkçı topluluklar karma kategorileri çoğu kez yasaklar ve ırkların melezleşmesi kanun dışı hale getirilir. İki kutuplu topluluklarda soykırım daha olasıdır.

Sembolleştirme: Sınıflandırılanları ifade etmek ve adlandırmak için semboller kullanılır. ABD’de “Müslüman” kelimesinin öcüleştirilmesi ve “towel head” olarak aşağılayıcı, sembolik bir isimle ifade edilmesi gibi… Bazen de ten rengi ya da burun şekli gibi fiziksel özellikler, sınıflandırmanın sembolleri haline gelir. Geleneksel giysiler gibi diğer semboller ise topluluklar tarafından kendi üyelerine dayatılır. Soykırım uygulayacak yönetimler, diğer evrelerden sonra (insan-dışılaştırma, örgütlenme ve kutuplaşma) hazırlık aşamasına geçildiğinde hedeflenen grubun belirleyici bir sembol ya da farklı giysi kullanmasını ister. Mesela sarı Davut Yıldızı gibi…

İnsan-dışılaştırma: Sınıflandırma ve sembolleştirme, tüm kültürlerde gerçekleşen temel süreçlerdir. Ancak bu süreçler, insan-dışılaştırma ile birleştiğinde soykırımın basamakları haline gelirler. Diğerlerinin insan olduğunun reddi, fütursuzca öldürmeye izin veren adımdır. Soykırım kışkırtılırken hedeflenen gruba iğrenç hayvan isimleri verilir. Nazi propagandaları, Yahudileri ‘fare’ ve ‘haşarat’ olarak adlandırmıştı. Ruandalı Hutuların nefret radyosu, Tutsilerden ‘hamamböcekleri’ diye söz ediyordu. Bu aşamada kurbanlar insan olduklarını reddedecek noktaya getirilir.

Örgütlenme: Soykırım daima örgütlüdür. Çoğunlukla devlet organları ya da milis güçleri ve nefret grupları şeklinde örgütlenilir. Planlama büyük dikkatle hazırlanmalıdır. Cinayet metodunun karmaşık olmaması gerekir. Ruandalı Tutsiler palalarla öldürüldü. Kamboçya’daki Müslüman Cham grup enselerinden çapalarla öldürüldü. Kamboçya’daki imha kamplarındaki kural şuydu: “Mermiler boşa harcanmamalı.” Bu da insan-dışılaştırmanın bir ifadesiydi.

Kutuplaşma: Bir grubun cinayetleri karşı tarafın intikam cinayetlerini provoke edebilir. Kutuplaşmanın sağlanması için bu tip cinayetler hedeflenir. İlk öldürülecekler, radikallere karşı çıkan ılımlılardır.

Hazırlık: Soykırıma hazırlık aşaması ‘tanımlama’yı içerir. Kurbanların listesi hazırlanır. Evler işaretlenir. Bireyler etnik ya da dini gruplarını gösteren kimlikleri taşımaya zorlanır. Tanımlama, katliamı büyük ölçüde hızlandırır. Hazırlık aşaması, kurbanın mal varlığına el koymayı da içerir. Bu aşamada kurbanların bir araya getirilmesi de mümkündür. Kurbanların stadyum ya da kiliselere taşınması gibi. Bunun en uç aşamasında imha kampları bile inşa edilebilir. Kurbanların buralara götürülmesi örgütlenir ve bürokratikleştirilir.

İmha: Yedinci adım imhadır. Bu bir cinayet değil imha olarak algılanır. Çünkü kurbanlar insan olarak görülmemektedir. Cinayet, edebi olarak ‘arınma-tasfiye’ şeklinde tarif edilir: Bosna’daki adı ‘etnik temizlik’ iken Cezayir’deki adı ‘farelerin imhası’ olmuştur. Hedeflenen grubun üyeleri, çocuklar dâhil olmak üzere öldürülür. Çünkü insan değillerdir; cesetleri parçalanır ya da toplu mezarlarda çöp gibi yakılır.

Şükürler olsun ki biz Türkler, tarihimizde soykırım gibi bir lekeyi taşımıyoruz. Belki de yapılan suçlamalarda kendi tarihlerindeki karanlık dönemlere bakıp bize “Tencere dibin kara, seninki benden kara” çocuksuluğuyla ve bilim dışı biçimde yaklaşmaya gayret eden tarafların etkisi var.

İnkâr: Tüm soykırımlar inkâr aşamasıyla sona erer. Toplu mezarlar saklanır. Tarihi kayıtlar yakılır ya da tarihçilere yasaklanır. Suçu işleyenler, haklarındaki raporları reddeder. Bu inkarcılar sonraları ‘revizyonist’ olarak adlandırılır. Bazıları da ölü sayısını az gösterir.

Yukarıda yer verilen sekiz birbirinden korkunç ve iç ürpertici aşamanın Osmanlı Ermeniler’i için hiçbir zaman geçerli olmadığı gün gibi ortadadır. Tıpkı bu iddiaların bir takım çevrelerin Sevr’i hortlatma yönündeki ham hayallerinin ürünü olduğunun apaçık aşikâr olması gibi…

 

 

Alıntı: MDM. Liath McGorman