«

»

Şub 20

SİYASAL İSLAMCILAR…

SİYASAL İSLAMCILAR…

Cumhuriyet tarihimizin öncesinden başlayarak, cemaat, tarikat gibi yapılanmaları her yönü ile masaya yatırmak şart. Mensubiyet, dayanışma, yardımlaşma faaliyetlerinin röntgeni çekilmelidir. En basit örneği mahalle aralarındaki cami ve mescitlerde özellikle cuma ve bayram namazları sonunda toplanan paraların hesabı soruldu mu? Zaman zaman imam ile müezzin arasındaki kavga ve ihbarların sebepleri araştırıldı mı? Pensilvanya’daki sümüklü kardinalin 70-80-90’lı yıllarda salya-sümük vaazlarından sonra serilen sofra bezi üstüne bırakılan paraların, yüzük, küpe, bileziklerin hesabı sorulmadığı için milyar dolarlara ulaştılar.

İslamcı ideolojinin temelinde devlet “Batıl” sayılır. Devlete vergi vermek küfre yardım görülür. Devletin her türlü imkânlarını kullanıp, Ona zarar vermek bir nevi “Cihat” sayılır. Bu yüzden yazılı kayıtları, muhasebeleri, bilançoları yoktur. Toplanan paranın tırtıklanmasına göz yumarlar. Makbuz ile toplanan paradan komisyon almak da caizdir.

Hayatımın uzun yılları İstanbul’da geçti. Siyasal İslamcıları çok yakından takip ettim. Vergi vermemek için buldukları formülleri çözdüm. Afganistan, Filistin ve Bosna için toplanan paraları nasıl iç ettiklerine, kısa sürede zengin olduklarına tanık oldum. Parayı paylaşamadıkları için camide, mescit de, dergâh da işlenen cinayetlerin ipuçlarını takip ettim. Sözde yardım kuruluşlarının yöneticilerinin mal varlığının araştırılması için çok çabaladık.

Örneğin… Deniz Feneri… Vicdan sahibi savcıların yolsuzlukları bulup mahkemeye çıkardığı yöneticilerin tutuklanışını çabuk unuttuğumuz sanılmasın. O yöneticilerin bazıları RTÜK Başkanı bile yapıldı. Tv ekranlarında duygu sömürüleri ile üç-beş eve yardım götürenlerin yıllar sonra Ankara ve İstanbul’un en gözde AVM’lerinin hissedarı olduğu da kanıtlandı. Dün Deniz Feneri’nin üstü örtülmese bugün Kızılay lağımı patlamazdı!..

 

Alıntı: Y.Selim Demirağ