«

»

Kas 29

Oyun için yaratılmadık

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Behlül-i Dânâ bir gün Bağdât sokaklarından birinde giderken, oynayan çocuklar gördü. Çocuklardan biri ise bir köşeye çekilmiş onlara bakıyor ve ağlıyordu. Behlül-i Dânâ o çocuğun yanına gitti ve;
 “Ey çocuk niçin ağlıyorsun? Gel sana bir şeyler alayım da sen de arkadaşlarınla oyna.” dedi ve çocuğun başını okşadı.
 Çocuk bakışlarını Behlül’e çevirdi ve;
 “Ey aklı az adam! Biz oyun için yaratılmadık.” dedi.
 Behlül bu söze şaştı ve çocuğa;
 “Ey oğlum! Peki niçin yaratıldık.” diye sordu.
 Çocuk;
 “Allahü teâlâyı bilmek ve O’na ibâdet etmek için.” dedi.
 Behlül hazretleri;
 “Peki bunun öyle olduğunu nereden biliyorsun?” diye sordu.
 Çocuk, Mü’minûn sûresinin 115. âyet-i kerîmesini okuyuverdi. Meâlen; “Sizi ancak boşuna yarattığımı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi zannettiniz?”
 Hazret-i Behlül tekrar;
 “Ey çocuk. Sen hakîmâne konuştun. Bana biraz daha nasîhat et.” dedi ve ağlamaya başladı. Kendinden geçmişti.
 Kendine geldiğinde çocuğa;
 “Ey oğlum! Senin günâhın yok. Sen bir çocuksun. Nasıl oluyor da böyle düşünebiliyorsun?” diye sordu.
 Çocuk da;
 “Ey Behlül! Babamı ateş yakarken gördüm. İri odunları küçük çırpılarla tutuşturuyordu. Ben de Cehennem’in yanan küçük odunlarından olacağımdan korkuyorum.” dedi.
 Bu sözler üzerine Behlül-i Dânâ hazretleri tekrar ağladı. Kendinden geçti. Kendine geldiğinde çocuğu yanında göremedi. Oradakilere bu çocuğun kim olduğunu sordu.
 Onlar;
 “Tanımadın mı?” dediler.
 Behlül;
 “Hayır.” deyince, onlar;
 “Bu, hazret-i Hüseyin evlâdından seyyid bir çocuktur.” dediler.
 Behlül de; “Ancak böyle bir ağacın meyvesi bu kadar olgun olabilirdi.” deyip oradan ayrıldı.