«

»

Nis 02

Ömür Sermayesi…

images
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Sıcak bir Ağustos günü Bağdat çarşısında rızık peşinde mi, kâr peşinde mi yoksa sermaye peşinde mi koştuğu anlaşılamayan bir insan can havliyle avazı çıktığı kadar bağırıyordu. Zira sermayesi Ağustos sıcağının etkisiyle tükeniyor, yok oluyordu. Bunun için endişe ve telaş içerisinde yardım dileniyordu insanlardan.
“-Sermayesi sürekli tükenen bu garibe yardım eden yok mu?”
Bağdat çarşısında hikmet peşinde koşan arifler bir kez daha hakikatle yüzleştiler. Duydukları bu sözlere kulak kesildiler.
“-Sermayesi sürekli tükenen bu garipten buz alan yok mu?”
Bu bir hakikat idi… Söylenecek tüm sözler, bu basit, açık ve öz gerçek karşısında buz misali eridi, tükendi ve bütün anlamını kaybetti.
O Ağustos sıcağında Bağdat çarşısında bu haykırışın ifşa ettiği hakikate şahit olan Cüneydi Bağdadi etrafındakilere şöyle sesleniyordu:
“-Bu sözler beni sarstı. Eriyenin sadece buzlar değil, aynı zamanda ömrüm olduğunu fark ettim. Sıcağın adamın maddi sermayesi olan buzları eritip tükettiği gibi, zaman da asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor. Dakika dakika, saniye saniye ömür buzumuz eriyor, hissedebiliyor musunuz? Sahip olduğumuz en değerli sermaye ömürdür. Onun ne kadarını Allah’a satabilirsek, O’nun yolunda değerlendirirsek elimize o kâr kalacak. Gerisi satılmadan eriyip toprağa damlayan buzlar gibi boşu boşuna ziyan olup gidecek. Ayrıca bizden de hesabı sorulacak. Bunu unutmamalıyız. Adamın buzlarının erimesine içinin sızladığı kadar, ömürlerinin boşa tükenmesine karşı içi sızlamayanlara yazıklar olsun!…
 
Ömür buzunuzu boşa eritmeyin!