«

»

Şub 25

Milliyetçilik bir infaza, bir imhaya, bir intihara mı götürülüyor?

Milliyetçilik bir infaza mı, bir imhaya mı, bir intihara mı götürülüyor? (K.Ş)

 

Bir “milliyetçi”, “her türlü milliyetçiliği ayaklar altına aldığını” en üst perdeden ilan etmiş bir ideolojik menzili nasıl “ikinci adresi” görebilir?

Bir “milliyetçi”, iktidar olduktan sonraki vazifelerini “ulusçuluk/milliyetçilikle hesaplaşma zamanı geldi” diye duyuran bir zihniyetle hangi zeminde yakınlık kurabilir?

Türkiye’deki milliyetçi kitle -evet- hiç azımsanmayacak oranda muhafazakârdır da aynı zaman da; ama asla “dinci” değildir! İnancını, kimseye bulaşmadan, kimsenin yaşam tarzıyla uğraşmadan yahut kendi yaşam tarzını “sermaye” olarak kullanmadan, kitabı uyarınca yaşayan samimi dindarlardan müteşekkildir.

Türkiye’deki milliyetçi kitle için -evet- “ecdad” metaforu önemli bir dipnottur; lakin hiç kimsenin “Yeni Osmanlıcılık” afyonuyla, “bölünmez bir bütün” olarak benimsediği “üniter/millî devlet”i, “ümmet” bazlı, “ademimerkeziyetçi” yani özerkliğe, federasyona teşne bir modelle -ne pahasına olursa olsun- takas etmez.

Siyasi partiler arasında konjonktürel flörtleşmeler; bir ideolojik infaza, bir ideolojik imhaya bir ideolojik intihara razı olunduğun da tehlike oluşturur.

Kaynak: Selcan TAŞÇI