«

»

Haz 10

MEŞVERET YA DA İSTİŞARE

MEŞVERET YA DA İSTİŞARE

 

Tarihte ve günümüzde pek çok devlet ricali istişareden peyderpey uzaklaşmış olsa da ilim adamları meşveretin gerekliliğini anlatmaya bıkmadan devam etmişlerdir.

Bu konuda Yusuf Has Hâcib (XI. a.) “Kutadgu Bilig” adlı eserinde bakın ne diyor:

“Her işi bilerek ve danışarak yapmalıdır; danışmayan herkes işinde zarar görmüş ve sonunda pişman olup inlemiştir.

Dinle Tanrı’dan insanlara haber getiren Peygamber ne der: ‘Her yapılacak işe meşveret ile çare bulunur.’

İnsan her işinde yakınına danışmalıdır; her türlü iş danışma yolu ile halledilir.

İnsan, işinde ancak danışmak suretiyle muvaffak olur; danışmayan kişi sonunda pişman olur.”

Mevlânâ da (ö. 1273) “Mesnevî”de şöyle der:

“Aklı bir dostun aklına dost et de ‘Onların işi danışmaktır’ âyetini oku, ona göre iş yap.

İyi kişilerle meşveret et. Peygamber ‘İşlerini meşveretle yapar onlar’ dedi, bunu böyle bil.”

Sünbülzade Vehbî (ö. 1809) “Lütfiyye”sinde meseleyi biraz daha geniş ele almıştır. İşte “Lütfiyye”den birkaç beyit:

“Lîk pek akla da mağrûr olma//Meşveret eylemeden dûr olma//Beğenip aklın olanlar hodbîn//Kaldılar künc-i nedâmetde hazîn// Kalbi vahyile olan maşrık-ı nûr//Oldu ‘şâvirhüm’ ile çün memûr.” (Aklına güvenip meşveretten uzak kalma. Kendini beğenenler sonra pişman olurlar. Kalbi vahiyle aydınlanan Peygamber “Onlara danış” emrine muhatap oldu.)

Hâsılı kelam; atalarımızın da dediği gibi bin bilsek de bir bilene danışmalıyız. Başarının temelinde istişare yatar. Özellikle devlet yönetiminde istişare ihmâl edilmemelidir. Tek aklın vereceği kararla ortak aklın vereceği karar hiç bir olur mu?..

 

Alıntı