«

»

Eyl 10

KIBRISI NASIL KAYBETTİK?

KIBRISI NASIL KAYBETTİK?

1571’de çok zorlu bir savaştan sonra, sanıldığı gibi Rumlardan değil, Venediklilerden aldık ve aslında Rumları Venediklilerin eziyetinden kurtardık. Venedikliler Katolik, Rumlar Ortodoks’tu. Hristiyanlarda mezhep ayrılığı din ayrılığı gibidir. Sonra Anadolu’dan binlerce Türkmen’i Kıbrıs’a yolladık. II. Abdülhamit döneminde, Kıbrıs idaresini İngilizlere bıraktık.

Bu meseleyi biraz açacağım. Çünkü, Kıbrıs’ta problem İngilizlerin Ada’ya girmeleriyle başlar.

İleride başımıza büyük gaileler açan 93 Harbi’ni biliyorsunuz. II. Abdülhamit‘in daha ilk yıllarında 1877-1878 Osmanlı Devleti ile Rusya arasında savaş çıkması üzerine 1878’de İngiltere Osmanlılardan yana tavır koyacağını söyledi. Hukuken Osmanlılarda kalmak kaydıyla Kıbrıs adasının kendilerine verilmesini istedi. Kıbrıs, yine Osmanlı Devleti’nin bir parçası olacak, ama İngiltere tarafından yönetilecekti. İngiltere ayrıca Osmanlı Devleti’ne, her yıl, 22 bin 936 kese altın vergi ödeyecekti. Ayrıca Berlin’de masaya oturduğumuzda Türkiye’yi destekleyecekti. Ruslar işgal ettikleri Kars ve Artvin’i Türkiye’ye geri verdiklerinde Kıbrıs’ın yönetimi yeniden Osmanlılara bırakılacaktı.

Yıllar geçti. 1914’te Birinci Dünya Savaşı başladığında Osmanlı Devleti İngiltere’ye karşı Almanya ile birlikte savaşa girince İngiltere Osmanlılarla yaptığı antlaşmayı tanımadı; Kıbrıs’ı sömürgeleri arasına kattı. Kıbrıs’taki Türk vakıf arazisine ve gayrimenkullerine el koydu. Türkleri yoksullaştırdı, göçe zorladı. Giderek Türklerin toprakları azaldı ve 1878’den itibaren Kıbrıs’tan Türkiye’ye ve İngiltere’ye göç ettiler. Türkler sayı olarak Rumların çok gerisinde kaldı.

Aklınızdaki soruyu cevaplandırayım… Kıbrıs Lozan’da konuşulmadı, deniyor ama antlaşma metninde var. 20. ve 21. madde:

“- Türkiye, Britanya Hükümetince Kıbrıs’ın 5 Kasım I914’te açıklanan ilhakını tanıdığını bildirir.

– 5 Kasım 1914 tarihinde Kıbrıs Adası’nda yerleşmiş olan Türk uyrukları, mahalli kanunların belirlediği şartlara göre, İngiltere uyrukluğuna geçecek ve böylece Türk uyrukluğunu yitireceklerdir. Bununla birlikte, bu Türkler, isterlerse, bu antlaşmanın yürürlüğe konulmasından başlayarak iki yıllık bir süre içinde, Türk uyrukluğunu seçebileceklerdir. Bu durumda, seçme haklarını kullandıkları günü takip eden on iki ay içinde Kıbrıs Adası’ndan ayrılmak zorunda kalacaklardır.”

Tarihi Kıbrıs’la sınırlayamayacağım. Yukarıda sözünü ettiğim Berlin Antlaşması’ndan bahsetmem lâzım. “İslâmcıdır” diye arşıalâda yer ayırdıkları Abdülhamit tarihin şartları dışına çıkamamıştır. (Çok kızacaklar ama Abdülhamit aynı zamanda Turancıdır. Bkz. Arslan Tekin, “Türkistan Işqından Ölaman!”, Yeniçağ, 12 Şubat 2019) Berlin’de 13 Temmuz 1878’de imzalanan 64 maddelik antlaşmayla Osmanlı sahasının beşte ikisini kaybettik. Zaman içinde Balkanlar’ı tümüyle götüren de bu antlaşmadır.

 

Alıntı