«

»

Eki 26

“Kerkenez”

“Kerkenez”

 

“Kerkenez’i bizim için ilginç yapan gökyüzünde hiç kıpırdamadan asılı gibi duruyor olması, daha doğrusu öyle görünmesidir. Oysa kerkenez uygun bir hava akımı bularak havada sabit bir görünüm kazanır. Kanatlarını çırparak uygun bir hava akımı yaratmak yerine var olan hava akımından yararlanarak sadece kanatlarını açarak hiç yorulmadan uçmuş olur. Yani rüzgâra göre uçar.  Yere göre sabit durur.

Kerkenez havada asılı gibi durduğu sırada kafasını gövdesinin içine doğru gömerek keskin gözlerle avına kilitlenir. Avından emin olduğu anda hızla dalarak kuvvetli pençelerini avının sırtına geçirip havalanır.

Havada sabit duruyor izlenimi yaratması sebebiyle çok kurnaz bir kuş olduğu sanılır. İşte kerkenezin en zayıf noktası da budur.

Havada görece sabit durduğu ve bütün dikkatini avına yönelttiği sırada kendisinden daha yüksekte uçan daha büyük ve yırtıcı kuşların hedefi olur. Yani en büyük üstünlüğü en büyük zaafıdır.

Argoda kerkenez, maddiyata fazla düşkün olanlar için kullanılır.

Argodaki anlamına rağmen kerkenezin en büyük özelliği akıllı geçinen ahmak bir kuş olması; ava giderken avlanmasıdır.

Türkiye, siyaset dünyasındaki kendi kerkenezlerini konuşuyor. Siyasetteki, yargıdaki, emniyetteki, basındaki kerkenezleri…

Bütün dikkatini kaldıracağı avına yönelten bizim kerkenezler kendilerinden o kadar emin şekilde hareketsiz kalmışlar ki kendilerini dikkatle izleyen başka yırtıcı kuşlar tarafından bir anda avlanıverdiler.

Bizdeki kerkenezlerin çoğunu, Amerikan kartalı kaptı. Kerkenezler hem av oldu hem de sonradan yemek üzere istifledikleri avları, koydukları ayakkabı kutularında, para kasalarında yakalandı.

Şimdi siyasi kerkenezler daha önce avladıklarından, ya da avlamaya hazırlandıklarından yardım dileniyor. Hâkim rüzgârlara kendini bırakıp av peşine düşen kerkenezler bu rüzgârların bir gün esmeyeceğini ya da tersine döneceğini öğrendi mi? Türk halkı bu olaylardan ders çıkartıp kerkenezlerin hedefi olmamayı da kartallara yem olmamayı da öğrenecektir.”

 

Alıntı: Lütfü Kıvrakoğlu,