«

»

Eyl 18

Hanımparmağı

Hanımparmağı

 

Neyzen’i sonradan görme zengin bir arkadaşı yemeğe davet ediyor. Ev sahibi Boğaz’daki yalısında konuğuna soruyor; “Siz hiç hanımparmağı yediniz mi?” Neyzen bunu ilk defa işitmekte.

– Hayır. Kusura bakmayın ama bu yaşa geldim hiç parmak yemedim. Buna vezirparmağı da dâhildir.

Ev sahibi ısrarcı; “Şimdi yersiniz efendim”.

– Hayır yemem.

Tam o esnada hizmetçi gümüş tepsi içinde küçük sarı muzlar getirmiştir. İngiltere’nin sömürgelerinde yetişen bu muzlara “Lady’s finger” yani hanımparmağı

denmekte. Hafif mayhoş ama lezzetliler. İncecik kağıtlara sarılıp satılıyorlar. Tatlıcıda vezirparmağı neyse, Balıkpazarı’nda hanımparmağı o.

Sofrada kendisiyle dalga geçilmesine sinirlenen Neyzen karşı taarruza geçiyor. Ev sahibine soruyor:

– Siz hiç bakire memesi yediniz mi?

Ömrünün büyük bölümü İngiltere’de geçen beyefendi birden bağırmaya başlıyor; “Hayır monşer hayır, yemem ben öyle şey”.

Neyzen “Sen onu külahıma anlat. Kızmemesi usaresi de mi içmedin” der. Davetliler kahkaha atmaya başlarlar. Sonradan görme zengin bayılmak üzeredir.

Bereket güngörmüş, kültürlü davetliler vardır. Duruma müdahale ederler; “Kızmemesi”nin bir narenciye olduğunu anlatırlar. Yani utanılacak bir tarafı yoktur. Konu

değiştirilir, hayatımızdan elini çeken diğer meyvelerin tartışmasına geçilir.