«

»

Ara 04

Halaskar Gazi

Halaskar Gazi

Adı Halaskar gazi Caddesi, aynen böyle yazılıyor. Anlamını bilen kaldı mı acaba günümüzde. Öylesine bir isim işte söyleyip geçiyoruz. Ama bu ismin içinde o kadar çok detay gizli, o kadar muazzam bir tarih ve bir kahramanın destanı var ki.

Bu afiş İstiklal Savaşı hazırlık döneminde bastırılmış. Misak-ı Millînin canımız, kanımız uğuruna korumamız gereken saf Anavatanımız olduğu gerçeği diğer tüm konuları gölgede bırakmışken. Bu sınırlar içerisinde yaşayan her kesimden insanın yok oluş noktasına geldiği günlerde… Tam bir beraberlik ve adanmışlık söz konusuyken. Peki, afişin en üstünde ne yazıyor (Khelaskarane Eslam) – İslam’ı Özgür Bırakanlar (İslam’ı Kurtaranlar) yazmakta. Afişteki paşaların çoğunu tanıyoruz. Zamanın fikir adamları, komutanları, aydınları ve Mustafa Kemal. Bu insanların hepsi “İslam’ın Kurtarıcıları” olarak kendilerini adlandırmış ve Müslüman Türk toplumuna kendilerini böyle tanıtmışlardır. Zira bu insanlardan hiçbiri İslam’a karşı değildir, onlar zaten kendileri de sonuna kadar İslam’ın Savunucuları ve Halaskarlarıdır.

Bu insanların tek derdi İslam’ı pençesine düştüğü aşağılık, tüccar zihniyetli TARİKATLARIN elinden yüce dinlerini çekip çıkarmaktır. Halaskarene Eslam demek “Allah ile Kul” arasındaki her türlü kurum ve kişiyi bertaraf etmek demektir. Bu aydınlar, günümüz aydınlarının yaklaşamayacağı bir gerçeğin içerisinde yaşamaktaydılar. Tüm batılı ülkelerin, İngilizlerin, Fransız, İtalyan, Almanların hepsinin hem istihbarat yapan kışkırtan ajanlarıyla, hem de bizzat cephelerde, Türklük ve İslam’a savaş açtıkları bir dönemde yaşıyorlardı.

Gerçekten de Yüce Rablerinden, Allahlarından başka sığınacak yerleri yoktu ama o da tarikatların, şeyhlerin eline düşmüş, insanlığı, aydınlığı ve özgür bir geleceği kemirip duruyordu. Ne yapacaklardı peki, bir dinimiz vardı elimizde bir de doğurgan analarımız. Afişte al bayrağımızı giymiş Türk Kızı, kaderimizin belirleyicisi, tüm Mehmetçiklerimizin Anası elinde bir hançer tutuyor ve harita üzerinde gösteriyor. Yurdumuzu vatanımız gösteriyor ve altında ne yazıyor bilin bakalım “Misak-ı Milli” yazıyor.

Halaskar Gazi Mustafa Kemal Paşa ve tüm aydınlarımızın tek istediği İslam’ı bu canavarların pençesinden kurtarmaktı. İşte Laiklik burada devreye giriyordu. Asıl anlamı gene unutulmuş tamam din-siyaset karışmasın da, ondan evvel bir anlamı daha var: “Allah ile Kul arasına kimse girmesin”.

Bu güzelim ideaya ölene kadar sahip çıkacak milyonlar var hala bu ülkede. Ama bastırıyor sesimizi karanlık İrtica. 1935’te hazırlanan bir afiş daha. Gericiliğin, karanlığın hala bir tehdit olduğunu ve bu tehditten Cumhuriyetçilikle, Halkçılıkla, İnkılapçılıkla ve Laiklikle kurtulabileceğimiz anlatılmış.

İSLAM vasıtasız, aracısız olmalı denildi sadece. Hocaların, şeyhlerin suratlarında melek gördüklerini söyleyenler ruh hastası olmalı. Bunlar hayatları boyunca elle tutulur bir iş yapmamışlardır. Sapkınlıkları onları bu denli korkunç ve itici gösterirken cahil halk bu anlamsız görünüşe kanmış bulunmakta. Bu soytarıların bir milleti yok oluşa sürüklemesine izin mi vereceklerdi. Kimsenin ibadetine karışılmadı ki. Bu canavarların özgür kalması ve her istediklerini yapmalarına izin verdiğinizde böyle muhteşem görüntüler çıkıyor ortaya. Şimdi öyle bir satılmış hökümetimiz var ki, tüm bu canavarları en içimize salıyorlar. Güzel ve mütevazı ülkemize milyonlarca Arap doldurdular (Araplar kendi aralarında bize “başıbozuk” der) bu aşağılıklarla yaşamak zorunda bıraktılar. Okullarımıza İslam’la ilgisi olmayan sürüyle safsata, irtica dolduruyorlar, genç ve körpe beyinleri zehirliyor bu yılan. Nefret ediyor her şeyden, kadını aşağılıyor sonra, sonra biraz büyüyüp öldürüyor. Hayvanları sevmiyor, çiçekleri, ağaçları sevmiyor. Güzel gözüken her şeyden ürküyor nefret ediyor. Zira kendisine hiç değer verilmemiş, hep korkutulmuş. “Okusan nolcak sanki” demiş büyükleri, devlet bakanları. Ağaçlarımız ormanlarımız, paramız, pulumuz, hayatımız talan ediliyor. Bölünüp bölüştürülüyoruz durmadan. Vicdanlarımızı çalıyorlar yaptıkları aşağılık TV dizileriyle.

Özgürleşmeliyiz yeniden. Allah’ımızla ilişkimizi en özel hale getirmeli ve araya biri girdi mi yaygarayı koparmalıyız. Kendimizin Halaskarı olma zamanı geldi, yolu gösterenler olmadı mı zaten? Şimdi yeniden tüm aydınlarımız, bilginlerimiz açıklamalar yapmalı ve İslam’ın Halaskarları olmalılar. Bu güzel din kişisel bir yaşam biçimiyken başarılı bir toplum yaratabiliyor ama satılmışlar başarmamızı istemez ki. Eski düşmanlarımızın hepsi halen bize mezar kazmaya çalışıyorlar. Birbirlerinin mezarını da kazıyorlar dünya hali bu. Ama kadınlarına, geleceklerine, çocuklarına fena sahip çıkıyor, çoğundan yüksek niteliklere sahip bireyler oluşturuyorlar ve bizim çocuklarımız için “hafif işlerde iyiler taş falan taşırlar mesela” deyip dalga geçebiliyorlar. Lanet olsun satılmışlarımıza, bizi bu hale getiren din tüccarlarına, tvlere çıkıp abuk sabuk şeyler söyleyip milyonlar kazanan domuzcuklara. Koca bir ülkeyi batırdınız aşağılık Yahudi bozuntuları. Siyah “çador” dediğimiz kadınları baştan aşağı kapatan kara çarşafı Abdülhamit Han’ın yasakladığını bile bilmezler. Şeyh meyh gördüğünüz yerde suratlarına tükürün.