«

»

Haz 17

GÖLGE ORDU.

GÖLGE ORDU.

Ersin Eroğlu ve Caner Taşpınar’ın, bir dönem (2016’dan 2020’ye kadar) Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Güvenlik ve Dış Politika Kurulu üyesi olarak da görev yapan Adnan Tanrıverdi’nin SADAT’ının “sır perdesini aralama” iddiasıyla yayınladığı kitap, ilk çıktığında hayli sükse yaptı. Gelin görün ki, Ukrayna’da yaşananlar paralelinde, belki de en çok konuşulması gereken dönemde bir anda gündemden rafa kaldırıldı.

* * *

Manidar tercih.

Zira, SADAT’ın kitapta da ayrıntılarıyla yer alan, “Başkenti İstanbul, resmî dili Arapça olan ve kendine ait para birimi, anayasası bulunan ASRİKA; İslam Birliği Konfederasyonu” hedefi, Tanrıverdi’nin “laiklik”le ilgili düşünceleri yahut “Mehdi gelecek. Ortamı buna göre hazırlamalıyız” sözleri zaten daha önce medyada defalarca yer almış, üzerinde konuşulmuş, tartışılmış başlıklardı. Ancak, Ürdün, Sudan, Kamerun, Kenya gibi ülkelerdeki eğitim kamp/üs/faaliyetlerinin fotoğrafları ilk defa bu kitapta yayınlandı.

* * *

Bu kampların misyonuna, yatıp kalkıp Ukrayna’ya yapılan “yabancı savaşçı” davetinin muhtemel sonuçlarını, üstelik de derin bir kaygıyla konuştuğumuz günlerde mercek tutmayacaksak ne zaman tutacağız?

Türkiye’nin “paralı asker statüsünde şirketlere ihtiyacı olduğunu” savunan Tanrıverdi’nin, “TSK, belli dost ülkelere eğitim desteği veriyor. Bu şirketler sayesinde asli görevini aksatmayacak, bu ihtiyacı karşılayacak. Türkiye’nin köklü bir askerî geleneği var. Emeklilerden, yeni terhis olan askerlerden istihdam ederek dost ülkelere hizmet verebilir. Böyle olursa dış politikanın enstrümanı olarak kullanılacak avantaj oluyor” sözlerinin alt metnini, bugün anlamaya çalışmayacaksak ne zaman çalışacağız?

* * *

Tam da ABD’nin, Rusya’ya karşı savaşsınlar diye Ukrayna’ya IŞİD ve El Nusra’cıları yollayacağı iddiaları tartışırken, adının “El Nusra’ya silah yollama” iddialarına da karışmışlığı bulunan SADAT’ın yurt dışında verdiği “gayrinizami harp eğitimleri”ni konuşmak zihin açıcı olabilirdi; ironik şekilde, “Gölge Ordu” kitabı, Amerikan ve Rus “gölge orduları”nın gölgesinde kaldı.

 

 

Alıntı: Selcan Taşçı