«

»

Şub 24

GÖÇMENLER

GÖÇMENLER

 

Bu ülke 1492’de İspanya’dan Yahudileri, 1830-48 Endüstri ve Sosyalist ihtilaller sırasında Avrupa ülkelerinden kaçan devrimcileri, Rusya’nın imha kararı aldığı Kafkasya Çerkezlerini ve Kırım ahalisini yüz binler halinde Türkiye kabul etmiştir. 19’uncu asırda Rusya İmparatorluğu’ndan göçen Eşkinaz Yahudilerine yine 1917 Bolşevik ihtilali sırasında Rusya’dan kaçan Beyaz Ruslara, 1940’lı yıllarda Hitler’in soykırımından ülkeye sığınan Alman Yahudilerine kucak açan Türkiye olmuştur!

1912-1913’te Rumeli’den sökülen ahali, İkinci Dünya Savaşı sonrasında yüz binler halinde kendini gene tekrarladı. Girit’ten ve Adalar’dan gelenleri, Bosna’dan, Makedonya’dan, Bulgaristan’dan göçenleri Anadolu bağrına bastı.

Bu toprak dara ve zora düşen herkesi kabul etmiştir. Türkiye gerçek anlamda bir iltica ülkesidir. Bulundukları topraklardan sürülen, kovulan, örselenen, hırpalanan insanlar için Anadolu, tarih boyunca adeta bir ana rahmi olmuş onları kucaklayıp korumuştur.

Demirbaş” ve “On Paralık Adam” kavramı!

8 Temmuz 1709 tarihinde ise Poltava’da Deli Petro’ya yenilen 12. Karl, namıdiğer Demirbaş Şarl, Osmanlı topraklarına sığınmıştır. Moldova’ya bağlı Bender şehrinde, 5 gün için gelen Karl 5 yıl bu topraklarda kalmıştır.

İsveç Kralının tüm masrafları Osmanlı Devleti tarafından karşılanmıştır. Dahası yapılan masrafların hangi kalemden karşılanacağı Osmanlı’da sorun olmuş sonuçta demirbaş kaleminden karşılanmasına karar verilmiştir. Kral Karl’ın adının Demirbaş Şarl’a dönüşmesi de böyle olmuştur.

Türkçe’deki “on paralık adam” kavramı da mültecilerle ilgili olarak ortaya çıkmıştır. Rusya’dan kaçan ahali Türkiye’ye gelirken Rus ordusu gemileri batırarak göçmenleri imha ettiği için 2. Abdülhamit, göçmenleri sağ/salim Türk limanlarına teslimi halinde adam başı “on para” verileceğini söylemiş. Böylece bu parayı alabilmek için mültecilere Ruslar ateş açmamış ve kendilerinin sağ/salim Türkiye’ye teslimi sağlanmıştır.

Türk milletinin tarihi müktesebatında bunlar vardır.

Ancak neredeyse sayıları 5 milyonu bulan Suriyelilerden oluşan genç mülteciler İstanbul Taksim’de ellerinde Suriye bayraklarıyla “Yaşasın Özgür Suriye! Suriye’ye özgürlük!” sloganları atıyorlar.

Türkiye topraklarını, Türk Milleti, uğrunda ölerek vatan yapmıştır. Bu ülke “toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” diyerek bağımsız kılınmıştır.

Suriyeliler bayraklarını Şam’da salladıklarında, sloganlarını da Halep’te attıklarında o genç mülteciler özgür bir vatana sahip olacaklardır.

Bu zevata Türkiye’de Türk Bayrağından başka bayrak sallanamayacağını yetkililer hatırlatması gerekir.

Ülkemizde bunlar yaşanırken Çin zulmünden kaçan Uygur Türklerinin Türkiye’ye alınmaması Türkiye için bir yüz karasıdır.

 

 

Alıntı