«

»

Tem 02

“EFSANE KOMUTAN”

“EFSANE KOMUTAN”

 

24 Mayıs 1993…

Yer Elazığ-Bingöl Karayolu, Bilaloğlu Mevkii.

PKK, azmıştı. Her Gün pusu, her gün karakol baskını. Kan, gövdeyi götürüyordu. 150 kişilik ağır silahlı terörist grup, Elazığ-Bingöl karayolunda şehirlerarası otobüsü durdurdu. Kimlik kontrolü, yaptı.

Malatya’dan usta birliklerine giden sivil kıyafetli, silahsız 36 er indirildi. Gece yarısı saat 03.00’tü. Askerlerimizi yol kenarında yan yana dizdiler, kol kola girin diye bağırdılar. Kalaşnikoflarla, Bixi tabir edilen ağır makineli tüfeklerle taradılar. Dakikalarca, şarjörleri değiştirip değiştirip boşalttılar. Delik deşik cansız bedenlerin yanına gelip, suratlarına sıkmaya devam ettiler. 33 askerimiz orada şehit oldu, 3’ü öldü sanılarak bırakıldı.

Olay yerinde, 1570 mermi kovanı bulundu.

Her evladımıza, 44’er mermi sıkmışlardı.

Memleket ayağa kalktı, birilerinin bir şey yapması gerekiyordu artık. Bir şey yapılmalıydı ama bir şey yapması gereken generallerin çoğu çeşitli bahaneler ileri sürerek, bölgeye tayinini engelliyordu.

Neredeyse, Hakkâri Dağ Komando Tugayı’na gönderecek komutan bulunamıyordu. Terfi bekleyen 80 tuğgeneral vardı, isim isim vermek istemem ama mazeretin bini bir paraydı. İstifa ederim, diyen bile vardı.

Haziran 1993.. Genelkurmay Başkanının kapısından içeri bir tuğgeneral değil, bir kurmay albay girdi. Üstün sicilliydi, Kara kuvvetleri komutanı da oradaydı.

Genelkurmay başkanı, 45 dakika alakasız konulardan bahsetti. Muhtemelen gene bahaneler duyacağı endişesiyle, mevzuya bir türlü giremiyordu. Sonra lafı evirdi çevirdi, “Seni Hakkâri’ye gönderelim mi?” diye sordu.

Hiç tereddütsüz, “Emredersiniz” cevabını aldı. Mazeret duymayınca rahatlayan Genelkurmay Başkanı bu defa, “‘ne zaman katılırsın?” diye sordu. “Hemen”, cevabı geldi. Kuvvet komutanı o güne kadar aldığı mazeret cevaplarından olsa gerek, albaya açık kapı bıraktı. “Önce, ailenle konuş istersen”, dedi.

Albay kararlıydı, “Hemen gideyim” cevabını verdi.

Hakkâri Dağ Komando Tuğay Komutanımız olarak, Terörle mücadele tarihinde görülmemiş başarı sağladı. 1.000 ila 5.000 askerin katılımıyla, 857 defa vurucu operasyon yönetti. 21 defa, sınır ötesi harekât yönetti. PKK’yı bekleyen değil, PKK’yı kovalayan konuma geçti. Örgütün dağ kadrosunu, yarı yarıya imha etti.

Askerleriyle birlikte omuz omuza vuruştuğu için, çatışmalara bizzat katıldığı için. Emrindeki askerler tarafından kendisine, “Efsane Komutan” adı verildi.

Buzul Dağı’nda mesela, beklemedikleri anda baskın yapabilmek için 3500 askerimizle birlikte eksi 40 derecede buzda yattık. Tipiye yakalandık, çanak benzeri bir arazide beş gün mahsur kaldık. Üçüncü gün erzaklarımız bitti, donuyorduk. “Çantalarınızı, hatta tüfeklerin dipçiklerini bile yakın.” emri verdi, neticede ummadıkları anda mağaralarda saklanan yüzlerce teröristi basmayı başardı.

Birinci Dereceden, ”Altın Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası.” aldı.

Ayrıca iki defa ”Üstün Feragat Madalyası.” aldı, ayrıca ”Cesaret ve Feragat Nişanı.” aldı.

Beş defa ”Üstün Birlik Yetiştirme Nişanı.” aldı, Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde beş defa Üstün Birlik Yetiştirme Nişan’ına sahip tek kişi oldu.

Tüm General’ken önü kesildi, emekli edildi”.

Efsane Komutanın ismi Osman Pamukoğlu idi.

 

 

Alıntı