«

»

Nis 18

“Çökmüş Devlet”

“Çökmüş Devlet”

Eski Kara Kuvvetleri Komutanlarından Aytaç Yalman’ın “Sırtından Hançerlenen Kahraman Ordum” başlıklı kitabında günümüze ışık tutan bilgiler var:

* 2002 yılından itibaren irtica faaliyetlerinde bulunanların ordudan uzaklaştırılması terk edildi, 2008’den itibaren, cumhuriyetin temel değerlerini savunan askerler tutuklanmaya başlandı, TSK’nın iç tehditle mücadele görevi yasadan çıkarıldı. Sonuçta 15 Temmuz kalkışması ile TSK her yönüyle ciddi yara aldı. Dick Cheney, 15 Haziran’da yazdığı makalede “Türkiye çökmüş devlet statüsündedir” dedi. Graham Fuller‘in 15 Temmuz’da Türkiye’de ne işi vardı?

* Graham Fuller, 2004 yılında bir makalesinde “Bir Arap-İslam devleti arayışında olduğunu, bunun liderinin Fethullah Gülen olabileceğini, ancak sonra Recep Tayyip Erdoğan’ın bu amaç için düşünüldüğünü” yazdı!

***

* Türkiye’de emperyalist yönlendirmeler her zaman din üzerinden yapılmıştır. Türkiye’deki İslâmi hareketler, Suudi Arabistan’ın finans desteğiyle 1968 yılında ABD tarafından başlatılmış, bu amaçla bazı isimler ön plana çıkarılmıştır.

* 2002 yılı Kasım ayında, iktidar değişikliğiyle dini cemaatler koalisyonu kuruldu adeta! 2002’ye kadar devlete sızmış olan FETÖ, 2002’den sonra kilit görev yerlerinde istihdam edildi. 2000’li yıllardan sonra Atatürkçü değerler sistemi, AB süreci de istismar edilerek erozyona uğratıldı. Ulus bilinci sorgulamaya açılarak yok edilmeye çalışılıyor. Atatürk Cumhuriyeti format değiştiriyor!

***

* 2007 yılında Genelkurmay’da yapılan bir çalışmada, Suriye ve Esad‘ın yanında yer almanın, Türkiye’nin menfaati istikametinde olacağı belirlendi. Ancak bunun yerine Suriye’nin demokratikleştirilmesi esası benimsendi!

* Esasen küresel güçler, İslâm coğrafyasını işgal etmek için yüz yıldır bölgeyi manipüle ediyor. Bu sebeple ABD’nin, Türkiye’de daima İslâmi değerleri veya siyasi İslam’ı savunan bir partiye ihtiyacı olmuştur.

* Orta Doğu’da şiddetin kaynağı dinin siyasallaştırılmasıdır. Bugün başımıza gelenler, bazı dış güçlerin ortaya çıkmasına yardımcı oldukları Vehabilik, İhvanı Müslimin gibi uygulamalardan kaynaklanmıştır.

* 15 Temmuz sonrası Amerikan Foreign Policy dergisinde çıkan bir makale, herkese fikir verecek niteliktedir: “15 Temmuz, darbe girişiminden ziyade, Türkiye’nin işgali hareketidir. Burada Türk ordusu ve polisi karşı karşıya getirilerek bir iç savaş yaşanması istendi. Böylece Birleşmiş Milletler müdahale kararı alabilirdi. Fiilen bölünmüş bir Türkiye olabilirdi.”

* Dünyaya düzen vermek isteyen ABD, Türkiye’yi de hedefine almıştır. Ülkemiz, ABD tarafından Güney’den kuşatılmak istenmektedir. Bunu engellemenin yegâne yolu, bölge ülkeleri olarak Türkiye, Irak, Suriye ve İran’ın müşterek bir politika izleyerek, Rusya ve Çin’in de desteğini alması ve ABD’yi durdurmasıdır.

* Adana mutabakatından sonra, 1998-2002 yıllarında Suriye-Türkiye güvenlik diplomasisi görevini sürdürdüğüm bir dönemde Suriye, yukarıda ifade ettiğim teklifi bana yapmış ve ben de ilgililere bildirmiştim. Ancak o tarihlerde ilgi görmedi. Biz birleşmedik ama bölgedeki PKK, PYD, PJAK birleşti.

***

* Artık ateş çemberinin ortasındayız. Bu şartlar altında dahi, fikir ayrılıklarını ve düşmanlıkları bir tarafa bırakıp, üzerimize gelen büyük tehlikeye karşı birlik ve beraberlik içinde olamazsak vatanımızı ve cumhuriyetimizi koruyamayız. Namık Kemal‘in dediği gibi, “Bize bu hal ile bizden büyük olmaz düşman.”

* Türk ordusunun ortak paydası, Türk Milliyetçiliği ve Mehmetçik ruhundan kaynaklanan vatan, millet ve devlet için şehit olmayı göze almak duygusudur. İdeolojisiz ordu olmaz! Bugün geldiğimiz noktada TSK’nın kabuğu kırıldı. TSK, tehlikelere açık bir duruma geldi. Kırılan kabuğun içine arzu edilmeyen fikir ve şahısların girmemesi için hiç olmazsa bundan sonra dikkatli olunmalıdır.

 

Arslan BULUT