«

»

Ağu 07

Bu gün alkışlayanlar, yarın aleyhine dönüp parçalamasını da bilirler.

images (1)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
Bu gün alkışlayanlar, yarın aleyhine dönüp parçalamasını da bilirler.
 I.Cihan Harbinin başında, Talat Paşa ile Enver Paşa, Beylerbeyi Sarayı’nda bulunan Abdülhamit’in mühim bir meselede malumatına, bilgi ve tecrübesine müracaat etmeyi uygun bulurlar. Öğrenmek isterler.  Bu maksatla İshak Paşa’yı Beylerbeyi Sarayı’na gönderirler. İshak Paşa huzura çıkıp mevzuyu açar. Abdülhamit:  “Bu vaziyete artık benim verebileceğim bir fikir, tavsiye edebileceğim bir tedbir kalmamıştır. Zira bu zavallı devlet, Harb-i Umumiye sürüklendiği gün mahvolmuştur. Sizi bana gönderenler harbe girmeden evvel göndermeli idiler.  Dünyanın karalarına ve denizlerine hâkim olan devletlerine karşı yalnız Almanya ve Avusturya ile birleşip ateşe atılmak, tarihin ender kaydettiği hatalardandır” demiştir.  Her halde bu konuşmasından tatmin olmayan Enver Paşa’yı da Beylerbeyi Sarayı’na davet ederek ona da:
“Enver Paşa oğlum! Size oğlum, diyorum. Çünkü siz de bizim aileye karıştınız. Kahraman bir asker, mert ve idealist bir askersiniz. Cümlece malumdur ki,  Plevne’deki kahramanlığı ile Plevne Kahramanı diye şan akan Osman Paşa’nın oğullarını hanedanımıza intisap ettirdim. Derviş Paşa’yı Lofçalı bir vatandaş iken Batum’daki kahramanlığı sebebiyle taltif ettim. Oğluna kızlarımızdan birini verdim. Moskoflara karşı zaferlerinden dolayı İsmail Paşa ile Ahmet Muhtar Paşa’nın oğullarını damat edindim. Şimdi de siz damadımız oldunuz.  Aynı zamanda Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekilisiniz.” Bira durarak. “33 Senelik saltanatımda ferdin hürriyetine taraftardım. Lakin gelişi güzel bir hürriyet ve serbestîyi hiçbir zaman istemedim. Meşrutiyeti ben ilan ettim. Ama mebuslarımızın kifayetsizliğini görünce kapattım. Meclis-i Meb’usan’ın 93’te verdiği kararın bize neye mal olduğunu bilirsiniz. Balkanları kaybettik.  İstanbul’a gelen Ruslar ile şerefsiz bir anlaşma imzalamaya mecbur olduk. Muahedeyi imza ederken Saffet Paşa’nın ağladığını işitince ben de ağladım. Ama gözyaşı dertlere deva olmuyor.  Şimdi siz de acele bir harbe girmiş bulunuyorsunuz. İnşallah hayırlı ve şerefli olur. Fakat, Allah göstermesin, ya felaketle biterse… İster misin, bu bize Anadolu’nun kaybına mal olmasın… Her devirde devletin düşmanı olmuştur. Siz de bu düşmanlarla işin iç yüzünü bilmeden birleştiniz. “Hareket Ordusu” ile İstanbul’a geldiniz. İktidarı ele aldınız. İstediğiniz makama geçtiniz. Yapmak istediklerinizi niye yapmıyorsunuz? Bunlara güvenme oğlum, insanı bu gün alkışlayanlar, yarın onun aleyhine dönüp parçalamasını da bilirler. Dikkatli ol..”
 
Kaynak: Türk Siyasi Tarihi / Tahsin Ünal