«

»

Şub 20

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(4)

1513907_350160005126766_144232352_n

 

 

 

 

 

 

 

BİR İHANETİN PERDE ARKASI…(4)

Amacımız merhumun arkasından konuşmak değil, tarihe not düşmektir.Mutlaka okuyunuz..

MUHSİN YAZICIOĞLU VE ÖZAL ARASINDAKİ MUHABBETİN AKABİNDE KURULAN BBP…
Konuşacak bir söz kalmamıştı. Hemen izin istedik. Özal kapıya kadar bizi yolcu etti. Biz başımızı yerden kaldıramıyoruz. Özal odasına döndü,. Ben çekin 14 milyar (Yıl 1992. Bugünün 14 trilyonundan fazla) olduğuna bir türlü inanamadım. Muhsin’e dürttüm; Muhsin, şu çeki bir çıkar da bakalım. Bu çek 14 milyon olmasın ha! Dedim. Muhsin de Heya ben de bir türlü inanamadım dedi. Çeki çıkardık baktık ve sıfırları saymaya başladık ki, gerçekten 14 milyar idi. Ertesi günü partiden ayrılmak zorunda kaldık. Çünkü parayı almıştık. Ayrılmasak, Özal, bizi defe kor çalardı. İşte Özal ile ilişkimiz bu oldu. İlk 7 milyar ile genel merkez binasını satın aldık. Geri kalan 7 milyarı da bankaya koyduk, partinin masraflarını karşıladık. Dedi. 

Meğer bu adamlar davayı satmışlar Ben de M.A.ya Başbuğun bundan haberi olup olmadığını sorduğumda: nereden olacak dedi. Ben Ankara’da bir ağabeyin yanına gidip durumu anlattım. Bundan Başbuğ’un haberdar olup olmadığını sordum. O da: Ben bunu Koca Kurta anlatırım. Gerekirse senin ağzından dinlemek için seni arayabilir dedi. Aradan bir hafta geçti arayan olmadı. Ben tekrar o ağabeyin yanına uğradım. Abi sen Başbuğa söylemedin mi, arayan soran olmadı dedim. O ağabey de aslında seni arayacaktı ama daha büyük bir çek ortaya çıktı, bu nedenle seni aramadı dedi. Ben de bu çek kimden alınmış diye sordum. 

Özal, Antalya’da Mor Koyunda dinlenirken, Muhsin, Özal’a bir mektup yazmış. Bu mektubu ülkücü bir gence vermiş, bu genç mektubu alıp Özal’a götürmüş vermiş. İşte 1994 seçimlerine girmek için para lazım diye yazıyormuş mektupta. Özal gence 70 milyarlık bir çek vermiş. Genç davanın satıldığını anlamış ve çekin bir fotokopisini çekmiş. Çeki Ankara’da Muhsin’e verirken şöyle demiş, anlaşılan siz bu davayı satmışsınız. Beleşine deyyusluk olmaz. Bu çekten benim de komisyonumu verin demiş. Gence göz ağartmışlar, dövecek olmuşlar. Genel merkezden dışarı atıp kovmuşlar. Genç de bu 70 milyarlık çekin fotokopisini Başbuğa vermiş dedi. Şimdi Muhsin’e göre MHP, büyük birliği sağlayamamış idi. Kendisi büyük birliği kurmak ve bütün ülkücüleri bir araya toplamak için Büyük Birlik Partisi’ni kurdu ama büyük birliği oluşturamadı. Neden Muhsin’in cezaevi arkadaşları yanında yoklar? Neden MHP barajın altında kaldığında %13 oy kaybederken, MHP’ye kızan ülkücülerden bir tanesi dahi Muhsin’e oy vermedi?

İlk kuruluşunda oyu %1,75 iken, her geçen gün oyu düşerek %1lerin altına düştü? Bunun sebebini Muhsin gayet iyi biliyor. Çünkü bu Çek Olayını bilmeyen ülkücü kalmadı da ondan. Bunca rüşvete ve melanete rağmen hala dürüstlükten, delikanlılıktan, idealizmden yana mangalda kül bırakmıyorlar. Bütün ülkücülere ve sade vatandaşa soruyorum: Böyle 5500 şehidin kanları üzerinde pazarlık yaparak, davaya ihanet eden bu beyleri cezası ne olmalıdır? Lütfen Allah rızası için, bu cezayı siz tayin edin…    (SON)                                                                                                                                                                                                                                         

Ertuğrul Kalafat                                                                                                                                                                                                                             

Kaynak: Alperen …….