«

»

Eki 10

‘BİLMEK’ ÜZERİNE;

‘BİLMEK’ ÜZERİNE;

“Orta Çağ Avrupası’nda her şeyin bilindiği kabul edilirdi. Siz bilmiyorsanız papaza sorardınız, o bilmiyorsa kardinale. O bilmiyorsa Papa mutlaka bilirdi. Papa da bilmiyorsa, o şey, bilinmesi gerekmeyecek kadar önemsiz demekti zaten! Bizim iş dünyasında da siyaset dünyasında da her şeyi bilenler hâlâ etkili konumdadırlar ve danışmaya pek ihtiyaçları yoktur…”

Harari’nin “Bilim devrimi, insanların ‘bilmiyorum’ demeleriyle başlar” tespitiyle konuya giren İskender Öksüz, bilmemeyi fark etmenin, bilginin, danışmanın, propaganda ve pazarlamanın öneminin harika bir şekilde özetini geçtikten sonra çakıyor: “Tabii bizim reisler, başkanlar, kırk yıllık, elli yıllık tecrübeleriyle bunları benden de, gâvurlardan da daha iyi bilirler, o yüzden bunları okumaya da ihtiyaçları yoktur… “

“Siyasî bir parti bu anlayışla işe koyulursa kurmay heyeti önce şunları sormalı” diyerek sıralıyor:

  1. İşgal edeceğimiz düşünce ülkesinde hangi bölgeler var?
  2. İnsanların bizi zaten konuşlandırdıkları bir plaj başı mevcut mudur?
  3. Rakiplerimiz hangi bölgeleri tutuyor?
  4. Direnç nerede fazla, nerede düşüktür; rakibin yumuşak karnı neresidir?
  5. O halde biz nereden giriş yapmalı; hangi bölgeyi hedef almalıyız?

 

 

Alıntı: İskender Öksüz