«

»

Ara 30

BAYBURTLU ZİHNİ

BAYBURTLU ZİHNİ

 

Bayburtlu Zihni gülmez. Çünkü haksızlığa tahammülü yoktur, sözü cebindedir, dilini tutamaz, yergileri çok serttir. Ve çok çileler çekmiştir bu yüzden.

Çeşitli ilçelerde mal müdürlüğü yapmış, birlikte çalıştığı Defterdarlarla geçinememiş, bu yüzden başına çok işler gelmiştir. Trabzon’un Of İlçesi’nde Mal Müdürü iken, Trabzon defterdarı Tahsin Efendiyi yolsuzlukları sebebiyle yerden yere vurmuştur:

“Bir karıştır bacağın, bir buçuk endâze boyun

Fitne sandukası, şer mahzeni, şeytan Tahsin”

Tahsin Efendi gider, Çuhadarzade Câzim Efendi gelir ama o da hırsızın tekidir, Zihni ona da veryansın eder:

“Sen ey hain-i bidin ü Mürvet Câzim

Sen ey münkir-i bimezhebü millet Câzim

Vay ol valiye ki, sen gibi defterdara

 Ede mühimmat ile himmet Câzim

55 beyitlik bu yergisinde Zihni, Câzim Efendi’ye “.bne” bile demektedir. Ve dahası da var, bu yolsuzluklara aldırış etmeyen Trabzon valisi Vâsıf Paşa da almıştır nasibini:

“Seni ey hame-i hicviyeme şâyân Vâsıf

Seni ey kâfire dost müslime düşman Vâsıf

Hilede tilki, hıyanette sıçan, salyada kelp

Düz taban, şom kadem, Hırs-ı Horasani Vâsıf”

İşin içine Vâsıf Paşa’yı sokması, görevinden alınmasına sebep olmuştur. Yıl 1846’dır. Hâlini arz etmek için düşer İstanbul yollarına. Of’tan azlolunmuştur of çekmektedir. Of redifli bu şiir düşer kalemine:

“Of, Of’tan azlolup kaldım kuru feryâde of!

On bir aylık gitti mahsûl-i maaşım bade of!

Ben of oldum, of ben ve ben of’a alüfteyim

Âşık olmuştur bana of, ben of’a üftâde of

Of’tan bir of dahi eyler tevellüd âhlar

Ser çeküp âfâka eyler âlem-i bâlâda of

Sal kırk oldu der-i vâlây-yı destûrânda

Etmedim terf-i rütbe şöyle kaldım sâde of

Penc ü deh sâl oldu gerçi hâceyim ya hâmise

Rabia mümkindi ancak olmasa arada of

Böyle of çekmeğe hep âzâyı tahrik eylesem

Ola ki bir iş göreydi meclis-i vâlâda of

Mısra-ı berceste oldu târih Zihnî’yâ

Of of’tan azlolup kaldım kuru feryâde of”

Bir umutla İstanbul’a varmıştır… Halini arz edecek, bir “of” deyip açılacak aklınca, haklılığı anlaşılacak, Of’a mal müdürü edecekler yeniden onu…

Ancak hiç öyle olmuyor… Kalem efendileri bakarlar sarığına, bakarlar kılığına, “molla” der dururlar alay ve kahkahalarla.

Nereli olduğunu sorar saraya yakın bir ailenin pek şımarık çocuğu. Erzurum’a bağlıdır o zaman Bayburt. “Erzurumluyum” deyince Şair, der ki:

“Yahu sizin Erzurum’da çok tezek yerlermiş öyle mi?”

Zihni de ona sorar:

“Sen bunu nereden biliyorsun?”

“Bizim kayınbirader valilik yaptı da iki yıl orada, o anlatırdı.”

Cebinden kâğıt kalem çıkarıp bir şeyler karalar Zihni. Sırıtarak sorar yine o seçkin şımarık:

“Ne yazıyorsun Molla?”

“Yazı değil, hesap hesap… Sizin kayınbirader iki yıl süresince ne kadar tezek yemiş, onu hesaplıyorum!”

 

Alıntı